IPCC’nin yeni raporu küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak için sera gazı emisyonlarının 2030’a yüzde 43 oranında azaltılmasının gerektiğini vurguluyor. IPCC Çalışma Grubu III Eş Başkanı Jim Skea, “Küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak istiyorsak şimdi ya da asla” ifadelerini kullanarak durumun aciliyetini öne çıkarıyor.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (Intergovernmental Panel on Climate Change, IPCC) 56. Oturumu, Çalışma Grubu III’ün Altıncı Değerlendirme Döngüsü (AR6) Politika Yapıcılar için Özeti’ni yayımladı. “İklim Değişikliği 2022: İklim Değişikliğinin Azaltılması” başlıklı rapor, IPCC’nin bu yıl tamamlanması beklenen Altıncı Değerlendirme Raporu’nun üçüncü bölümünü oluşturuyor.
2010-2019’da yıllık ortalama küresel sera gazı emisyonlarının insanlık tarihinin en yüksek seviyelerinde olduğunun belirtildiği raporda, tüm sektörlerde acil emisyon azaltımları olmadan küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamanın mümkün olmayacağı vurgulanıyor. Bununla birlikte bilim insanları 4 Nisan 2022 tarihinde yayımlanan raporda, iklim eyleminin artan kanıtlarının olduğuna dikkat çekiyor.
Raporda yenilenebilir enerjide yaşanan gelişmelere de vurgu yapılıyor: “2010 yılından bu yana güneş ve rüzgar enerjisi ve pil maliyetlerinde yüzde 85’e varan düşüşler görüldü. Artan bir dizi politika ve yasa enerji verimliliğini artırdı, ormansızlaşma oranlarını azalttı ve yenilenebilir enerjinin dağıtımını hızlandırdı.”
IPCC Başkanı: “Bir yol ayrımındayız”
Küresel ısınmayı sınırlamak için gereken araçlara ve bilgi birikimine sahip olduğumuzu belirten IPCC Başkanı Hoesung Lee, “Bir yol ayrımındayız. Şimdi aldığımız kararlarla yaşanabilir bir geleceği güvence altına alabiliriz. Birçok ülkede alınan iklim eylemi beni cesaretlendiriyor. Etkili olduğu kanıtlanmış politikalar, düzenlemeler ve piyasa araçlarına sahibiz. Bunlar büyütülür ve daha geniş ve adil bir şekilde uygulanırsa, emisyon azaltımlarını destekleyebilir ve yeniliği teşvik edebilir.”
2030’a kadar tüm sektörlerin karbon emisyonlarını en az yarıya indirme fırsatının bulunduğunu vurgulayan rapor, küresel ısınmanın sınırlandırılması için enerji sektöründe büyük dönüşümler gerektiğini ekliyor. Rapora göre bu dönüşüm fosil yakıt kullanımında önemli bir azalmayı, elektrifikasyonun yaygınlaştırılmasını, enerji verimliliğinin iyileştirilmesini ve hidrojen gibi alternatif yakıtların kullanımını gerektirecek.
“2050’ye kadar sera gazlarında yüzde 70’e varan azaltma mümkün”
IPCC Çalışma Grubu III Eş Başkanı Priyadarshi Shukla, “Yaşam tarzlarımızda ve davranışlarımızda değişiklik yapılmasını sağlamak için doğru politikalara, altyapılara ve teknolojiye sahip olmak, 2050 yılına kadar sera gazı emisyonlarında yüzde 40 ila 70’lik bir azalmayla sonuçlanabilir. Bu önemli bir potansiyel. Ayrıca yaşam tarzımızdaki bu değişiklikler sağlığımızı ve refahımızı da iyileştirecek” ifadelerini kullanıyor.
Rapor, şehirlerin ve diğer kentsel alanların da emisyonların azaltılması için önemli fırsatlar sunduğuna dikkat çekiyor. Kompakt ve yürünebilir şehirler yaratmak gibi daha düşük enerji tüketimi, ulaşımın düşük emisyonlu enerji kaynakları kullanılarak elektrifikasyonu, gelişmiş karbon yakalama ve depolama teknolojileri gibi yöntemlerle şehirlerdeki emisyonların azaltılabileceğini vurgulayan rapor hem yerleşik hem de yeni ve hızla büyüyen şehirler için emisyon azaltım seçenekleri bulunduğunu ekliyor. Neredeyse tüm iklimlerde sıfır karbonlu bina örnekleri gördüklerini paylaşan IPCC Çalışma Grubu III Eş Başkanı Jim Skea, önümüzdeki on yılda binalardan kaynaklı emisyonları azaltmak için iklim eyleminin kritik öneme sahip olduğunu belirtiyor.
Sanayide emisyonların azaltılmasının malzemelerin daha verimli kullanılmasına, ürünlerin yeniden kullanılmasına ve geri dönüştürülmesine ve atıkların en aza indirilmesine bağlı olduğunu açıklayan rapor, çelik, inşaat malzemeleri ve kimyasallar gibi temel malzemeler için düşük ya da sıfır sera gazı emisyonlarına neden olan üretim süreçlerinin neredeyse ticari aşamaya yaklaştığını belirtiyor.
Sanayi sektörü küresel emisyonların yaklaşık dörtte birini oluşturuyor. Bu nedenle net sıfıra ulaşmanın zorlu olacağını vurgulayan rapor, yeni üretim süreçleri, düşük ve sıfır emisyonlu elektrik, hidrojen, karbon yakalama ve depolama gibi teknolojilere ihtiyaç duyulacağını belirtiyor. Raporda tarım, ormancılık ve arazi kullanan diğer sektörlerin büyük ölçekli emisyon azaltımı sağlama potansiyeline sahip olduğu ve karbondioksiti büyük ölçekte uzaklaştırıp depolayabileceği de vurgulanıyor. Ancak fosil yakıtların devam eden emisyonlarını telafi etmek adına bunun sadece ağaç dikimi ile sağlanamayacağının da altı çiziliyor.
Küresel sera gazı emisyonları 2025’ten önce zirveye ulaşmalı
Raporda değerlendirilen senaryolara göre küresel ısınmayı yaklaşık 1,5 derece ile sınırlamak için küresel sera gazı emisyonlarının en geç 2025’ten önce zirveye ulaşmasını ve 2030 yılına kadar yüzde 43 oranında azaltılmasını sağlamak gerekiyor. Raporda ayrıca metanın da yaklaşık üçte bir oranında azaltılması gerektiğine vurgu yapılıyor. IPCC Çalışma Grubu III Eş Başkanı Jim Skea, “Küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak istiyorsak şimdi ya da asla” ifadelerini kullanarak belirlenen hedeflere tüm sektörlerde acil emisyon azaltımları olmadan ulaşmanın imkansız olacağını ekliyor.
Rapor, karbondioksit emisyonlarının net sıfıra ulaştığında küresel sıcaklığın dengeleneceğine de dikkat çekiyor: “1,5 derece için bu 2050’lerin başında küresel olarak net sıfır karbon emisyonuna ulaşılması anlamına geliyor, 2 derece için ise bu tarih 2070’lerin başına denk geliyor.”
Hedeflere ulaşmak için finansal yatırım desteği gerekiyor
Raporda iklim hedeflerine ulaşmak için gereken finansal yatırım ihtiyacı da değerlendiriliyor ve finansal akışın ısınmayı 2 derece ile sınırlamak için 2030 yılına kadar ulaşılması gereken emisyon azaltım hedeflerine göre üç ila altı kat daha düşük bir faktör olmasına rağmen yatırım boşluklarını kapatmak için yeterli küresel sermaye ve likidite olduğunu gösteriyor. Ayrıca kamu sektörü finansmanı ve politikasının daha güçlü bir şekilde uyumlaştırılması da dahil olmak üzere hükümetlerden ve uluslararası toplumdan gelecek desteğin önemli olduğuna dikkat çekiliyor.
IPCC Çalışma Grubu III Eş Başkanı Priyadarshi Shukla, “2050 yılına geldiğimizde uyum maliyetlerinin düşürülmesinin ya da iklim etkilerinin önlenmesinin ekonomik faydalarını hesaba katmadan oluşacak küresel gayri safi yurtiçi hasıla, ısınmayı 2 derece veya altında sınırlamak için gereken önlemleri alırsak oluşacak hasıladan sadece yüzde birkaç puan daha düşük olacaktır” ifadelerini kullanıyor.
İklim değişikliğinin etkilerini hafifletme ve bu etkilere uyum sağlamada hızlandırılmış ve acil iklim eylemi, sürdürülebilir kalkınma için kritik öneme sahip. Raporda da bazı müdahale seçeneklerinin karbonu emebileceği ve depolayabileceği ve aynı zamanda toplulukların iklim değişikliğiyle ilgili etkileri sınırlandırmasına yardımcı olabileceği açıklanıyor: “Örneğin, şehirlerde kurulacak park ve açık alanlar, sulak alanlar ve kentsel tarım; sel riskini ve kentsel ısı adası (Urban Heat Island, UHI) etkilerini azaltabilir.”
Emisyonları azaltmak iş ve istihdam olanaklarını da artıracak
Raporda ayrıca sanayiden kaynaklı emisyonları azaltmanın iklim değişikliğinin çevresel etkilerini azaltacağına ve iş ve istihdam olanaklarını artıracağına dikkat çekiliyor ve yenilenebilir enerji kaynakları yoluyla sağlanacak elektrifikasyonun ve toplu ulaşımda yaşanacak dönüşümün sağlık, istihdam ve eşitlik gibi pek çok alana olumlu etkiler yansıtacağı ekleniyor.
İklim değişikliğinin yüzyıldan fazla süredir hakim olan yaşam tarzı, tüketim ve üretim alışkanlıkları, yenilenebilir olmayan enerji ve arazi kullanımının bir sonucu olduğunu vurgulayan IPCC Çalışma Grubu III Eş Başkanı Jim Skea, IPCC’nin son raporunun şimdi harekete geçmenin bizi nasıl daha adil ve sürdürülebilir bir dünyaya taşıyacağını gösterdiğini ekliyor.
[…] Paneli (Intergovernmental Panel on Climate Change, IPCC) tarafından yayımlanan önemli bir rapor, mevcut durumun düzeltilmesi imkansız bir felakete dönüşmeden önce harekete geçilmesi için […]