Sürdürülebilirlik denildiğinde akla gelen sorulardan biri adil ve kapsayıcı bir sürdürülebilirlik yolculuğunun nasıl mümkün olacağı.
Peki, adil ve kapsayıcı olmaktan gerçekten ne anlıyoruz? İş, spor ve girişimcilik dünyasının uzman isimleri kişisel hikayeleri üzerinden adil ve kapsayıcı dönüşüm yolculuğunun kilit noktalarını 15. Sanayi Kongresi’nde paylaştı…
“Başka Türlü Mümkün: Sürdürülebilir Gelecek için Dönüşümü Birlikte Tasarlamak” başlıklı 15. Sanayi Kongresi, Adil ve Kapsayıcı bir Dönüşüm Yaratmak” paneline de ev sahipliği yaptı. TV Programcısı Aslı Şafak’ın moderatörlüğündeki panelde, Sabancı Holding İK ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Hakan Timur, Progressio Vakfı Kurucusu Marcello Palazzi, Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı Baş Antrenörü ve UNDP Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Savunucusu Giovanni Guidetti ve İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sosyal Girişimci Prof. Dr. Itır Erhat konuşmacı olarak yer aldı.
“Var olma güdülerimizin sınandığı bir dönemden geçiyoruz”
Sürdürülebilirlik kavramının sadece bugünün ihtiyacını karşılamaya yönelik değil, bugünün ihtiyacını karşılarken geleceğin kaynaklarını da tüketmemek üzerine dayalı olduğunu vurgulayan Sabancı Holding İK ve Sürdürülebilirlik Grup Başkanı Hakan Timur, “Varoluş üzerine kurulu bir konseptten bahsediyoruz. Var olmak sadece insanlar açısından değil, şirketler açısından da çok kuvvetli bir güdü. Fakat bu kadar değişimin olduğu bir dünyada varoluşu sürdürmek eskisi kadar kolay değil. Hem şirketler hem de ülkeler var olma yetkinliklerinin sınandığı bir dönemden geçiyorlar,” ifadelerini kullandı.
Timur, şirketlerin bugünkü başarılarının artık sadece finansal göstergelerle ölçülmediğini hatırlatarak paydaşlar için değer yaratmanın önemine dikkat çekti: “Artık şirketler tüm paydaşları için değer yaratabildiklerinde başarılı olabiliyorlar. Bu sürdürülebilirlik kavramının iş hayatına kazandırdığı bir değer. Özellikle gençler bu konulara çok daha dikkat ediyor. Kapsayıcılık, bir hedefe ulaşmada katkısı olan herkesi farklılık gözetmeksizin takdir edebilmek, tanıyabilmek ve onlar sayesinde başarıya ulaşıldığını hissettirebilmek demek. Bunu yapmak zor gözükse de yapıldığı zaman çok keyifli sonuçlar elde etmek mümkün.”
“Daha çok kadın girişimciye ihtiyacımız var”
Progressio Vakfı Kurucusu Marcello Palazzi ise sosyal inovasyon ve girişimcilik devriminin hakim olduğu bir dönemden geçtiğimizi vurgulayarak sözlerine başladı: “Önümüzdeki 20 yıla baktığımızda tek bir yön olduğunu görüyoruz: Daha kapsayıcı, daha girişimci ve daha sürdürülebilir olmak. Daha çok girişimciye ve özellikle de daha çok kadın girişimciye ihtiyacımız var. Bazen insanların iyi girişimlerden haberi olmuyor, bu iyi hikayeleri daha çok görünür kılmak ve yaymak zorundayız.”
Adil ve kapsayıcı dönüşüm sürecinde insanların kendi çıkarları ve başkalarının çıkarları arasında bir denge kurmasının önemli olduğunu ifade eden Palazzi, “Kendime dikkat ederken başkalarını da gözetmek zorundayım. Sadece kendi çıkarlarınız için değil, başkalarının ve dolayısıyla toplumun tamamının çıkarları için her gün yeni baştan bu maratonu koşmak zorundayız. Şirketlerin attığı her adımın çok geniş bir etki alanı var. Etki yatırımı da denen bu yaklaşımı gündemde tutmak ve disiplinli bir şekilde toplumda olumlu etki yaratmaya odaklanmak gerekli,” sözlerini ekledi.
“Spor ve iş dünyasının çok ortak yönü var”
Türkiye A Milli Kadın Voleybol Takımı Baş Antrenörü ve UNDP Türkiye Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Savunucusu Giovanni Guidetti, spor ve iş dünyasının çok fazla ortak yönü olduğunu hatırlatarak konuşmasına başladı: “Tek bir hedefe ulaşmak için bir ekibi bir araya getiriyorsunuz. Bir spor takımı da şirketteki bir ekip de bir orkestra gibi olmalı. Orkestrada sadece bir piyanisti dinleyip keyif alabilirsiniz ama tüm ekibi birlikte dinlediğinizde çok farklı bir deneyim yaşarsınız. Ekip yaratmak da buna benziyor. Bir spor takımında da bir şirket ekibinde de sahne arkasında çalışandan en görünür yıldıza kadar herkesin görevini yerine getirmesi hedefe ulaşmanın sırrı.”
İstanbul’a 12 yıl önce geldiğini ve Türkiye’den çok fazla şey aldığını paylaşan Guidetti, “Yarının Sultanları” projesinin bu ülkeye vermek istediklerinin bir sonucu olarak ortaya çıktığını da ekledi: “Bu projeyle Bitlis’e giderek kız çocuklarına bir hayal ve ilham vermek istedik, onları sporla tanıştırdık. Kadın voleybolu Türkiye’de çok başarılı ve yapacak çok şey var ama önemli olan başlamak. Biz de bu projeyle küçük bir adım atmak istedik.”
“Sosyal girişimler, geleceğin girişimleri olacak”
Ekoloji ve sosyal fayda odaklı kurulmuş girişimlere sosyal girişim ismi verildiğini açıklayarak sözlerine başlayan İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Sosyal Girişimci Prof. Dr. Itır Erhart, sosyal girişimlerin sivil toplum kuruluşlarından farkını ise şöyle anlattı: “Sosyal girişimler sivil toplum kuruluşları gibi bağışlarla ya da fonlarla ayakta kalmazlar. Sosyal girişimlerin sürdürülebilir iş modelleri vardır, mutlaka bir ürün ya da hizmet satarlar. Artık öyle bir noktadayız ki eski iş yapış biçimlerimizle devam etmemiz mümkün değil. Yıllardır sınırlı kaynakları sınırsızmışçasına kullandık, sosyal girişimler bunun önüne geçerek hiçbir şekilde zarar vermeme ve kimseyi geride bırakmama ilkesine dayanarak çalışırlar. Bu nedenle ben geleceğin girişimlerinin sosyal girişimler olduğuna inanıyorum.”
Kapsayıcılık kavramının sadece kadın-erkek eşitliği olarak düşünülmemesi gerektiğini de vurgulayan Erhart, “Kapsayıcılık kimseyi geride bırakmamak demek. Yönetim kurullarında kadın erkek sayısını eşitlemeye çalışıyoruz, ama gençler neredeyse hiç yok. Bu nedenle kapsayıcılığı büyük resme bakarak, rakamların ötesinde bir kültür dönüşümü olarak görmek zorundayız,” ifadelerini ekledi.