Sürdürülebilir kalkınma denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri Prof. Dr. Jeffrey Sachs. 15. Sanayi Kongresi’nin konuk konuşmacıları arasında yer alan Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümler Ağı Başkanı ve Columbia Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi Direktörü Prof. Jeffrey D. Sachs, “Sürdürülebilirlik, İklim Krizi, Yeni Ekonomik Düzen” başlıklı bir konuşma yaptı ve dünyanın ve Türkiye’nin içinde bulunduğu toplumsal ve ekonomik krizler hakkındaki görüşlerini paylaştı.
“Küresel iş birliğini başaramadık”
İki yılı bulan pandemi sürecini değerlendirildiğinde başarılı bir küresel iş birliği gerçekleştirilemediğini vurgulayarak sözlerine başlayan Prof. Sachs, yaklaşan Omicron varyantı da düşünüldüğünde küresel bir çözümün kaçınılmaz olduğunu vurguladı: “Evrensel bir bağışıklık sistemi kurmamız ve ulusal seviyedeki iyi uygulamaları bölgesel gayretlerle paylaşarak bu krizi durdurmamız gerekiyor. Çok fazla jeopolitik gerilime maruz kaldığımız için küresel iş birliğini başaramadık. Ülkeler arasında politik gerilimler olduğunda Birleşmiş Milletler gibi uluslararası kuruluşlar da işlevlerini yerine getiremiyor.”
Makroekonomik anlamda da dünya çapında bir krizin söz konusu olduğunu ifade eden Sachs, son günlerde Türk lirasının değer kaybetmesinde küresel makroekonomik krizin de rolü olduğunu belirtti: “COVID sürecinin ortasındayız ve ekonomik krizlerin yanında çevresel felaketler de kapımızda. Sadece pandemi için değil, bu krizlerin çözülmesi için de küresel iş birliğine ihtiyacımız var, ancak COP26’da da çoklu çevresel sorunlara etkin çözümler bulamadığımızı gördük. Ben dünya politikasının bugün içinde bulunduğu durumu gerçekten çok zor buluyorum. Bu noktada sağlam liderliğe ihtiyacımız var.”
“Ekonomik ilerleme kapsayıcı, yeşil ve dijital çözümlerle mümkün”
Dünya ekonomisindeki sorunları çözmenin Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları’na bağlı kalmaktan geçtiğine dikkat çeken Sachs, “Ekonomilerimizin çevresel sürdürülebilirlik anlamında dönüşümüne ve sosyal adalete ihtiyacımız var. Ekonomik olarak ilerlemek ancak daha kapsayıcı, yeşil ve dijital bir çözümle mümkün. Türkiye de sürdürülebilir kalkınma planları doğrultusunda gitmesi gereken ülkeler arasında. COP26 öncesi Türkiye hükümeti Paris Anlaşması’nı onayladığını duyurdu, ancak henüz net bir strateji belirlenmiş değil,” ifadelerini ekledi.
Türkiye’nin sürdürülebilir dönüşümüyle ilgili değerlendirmelerine devam eden Sachs, şunları ekledi: “Bence Türkiye’nin en önemli ihtiyacı uzun vadeli ve stratejik bir plan oluşturabilmek. Türkiye’nin içinde olduğu krizin nedenleri arasında jeopolitik konumunun da çok önemli bir etkisi var, çünkü Avrupa ve Asya arasında çok zor bir köprü görevini yürütüyor. Ancak bu tür gerilimler Türkiye’nin başına ilk kez gelmiyor ve bölgesel ve küresel iş birliğine dayalı, sürdürülebilir kalkınmayı esas alan uzun vadeli bir planla bu sorunları çözmek mümkün.”