2023 yılı, iklim değişikliğiyle mücadele çerçevesinde anlaşmaların, belirsizliklerin ve değişim rüzgârlarının etkisi altında geçti.
İklim değişikliği yaşamın her alanında etkilerini hissettirmeye devam ediyor. Sıcaklık artışları, aşırı hava olayları ve orman yangınları gibi afetler, ekosistemleri ve biyoçeşitliliği ciddi şekilde tehdit ediyor.
İklim değişikliğinin etkisini günden güne artırıyor olması bilim insanlarını, politikacıları ve sivil toplumu bir araya getirerek ortak bir çözüm arayışına yönlendiriyor. Sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçiş, karbon salımını azaltma çabaları ve iklim dostu politikaların benimsenmesi, küresel düzeyde koordinasyon ve kararlılık gerektiriyor.
2023 yılı, iklim değişikliği ve El Niño hava olayının etkisiyle, kayıtlara geçen en sıcak yıl oldu. Yılın ilk 11 ayı için küresel ortalama sıcaklık, 1850-1900 yılları ortalamasının 1.48°C üzerine çıkarak kaydedilen en yüksek seviyeye ulaştı. 2023’ün ortalama sıcaklığı, bir önceki rekor yıl olan 2016’dan 0.17°C daha yüksek seyretti. Avrupa Birliği’ndeki Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nden bilim insanları, 2024 yılı içerisinde 1,5°C sınırının ilk kez aşılmasının muhtemel olduğunu belirtti.
COP28 zirvesinden karbon kredilerine kadar iklimle ilgili önemli gelişmelerin yaşandığı 2023; çeşitli kazanımların elde edildiği ve kimi sorunların ön plana çıktığı bir yıl oldu.
2030’a kadar yenilenebilir enerji üç katına çıkarılacak ve enerji verimliliği iki kat artırılacak
Fosil yakıt kullanımının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının artırılması ve karbon yakalama/depolama teknolojilerinin yaygınlaştırılması gibi konular, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28) zirvesinin ana gündem maddeleri arasında yer aldı. Zirvede varılan anlaşma tüm fosil yakıtlardan uzaklaşma hedefini içerirken, 2030’a kadar yenilenebilir enerjilerin üç katına çıkarılması ve enerji verimliliğinin iki kat artırılması da onaylandı.
Ancak varılan anlaşmada geçiş döneminde kullanılacak yakıtlar ve karbon yakalama/depolama teknolojilerine dair detaylar belirsizliğini korumaya devam ediyor. Anlaşma, zirveye ev sahipliği yapan Birleşik Arap Emirlikleri ve birçok gelişmiş ülke tarafından olumlu karşılanırken, küçük ada devletleri ve iklim değişikliğine karşı kırılgan diğer ülkeler anlaşmanın yetersiz olduğu gerekçesiyle tepki gösterdi.
İklim finansmanı tartışmaları sürüyor
Fosil yakıtlardan çıkışın yanı sıra öne çıkan bir diğer başlık ise iklim finansmanı oldu. Gelişmiş ülkelerin, gelişmekte olan ülkelerden temiz enerjiye geçiş planlarını uygulamalarını talep etmesiyle birlikte daha da büyüyen sorun, enerji geçişi finansmanının kim tarafından karşılanacağı sorusunu beraberinde getirdi.
Bununla birlikte COP28’de Kayıp ve Hasar fonuna yönelik anlaşmaya varılması, yılın en önemli kazanımları arasında yer aldı. Fon kapsamında 2030 yılına kadar yılda en az 100 milyar doların aktarılacağı açıklandı. Fona yapılan ödemeler gönüllülük esasına göre yapılacak ve gelişmiş ülkeler fona katkıda bulunmaya davet edilecek.
2024’te Bakü’de düzenlenecek COP29 zirvesinde iklim finansmanına yönelik yeni hedefler belirlenmesi bekleniyor.
ABD’deki seçimler iklim değişikliğiyle mücadelede kritik öneme sahip
2022’nin sonlarında ABD Temsilciler Meclisi Üyesi Nancy Pelosi’nin Tayvan ziyareti, resmi diplomatik ilişkilerde sarsıntı yarattığı gibi iklim görüşmelerine de olumsuz yansıdı. İlişkiler resmi olarak duraklamış olsa da ABD İklim Elçisi John Kerry ve Çinli mevkidaşı Xie Zhenhua 2023’te görüşme gerçekleştirdi. Yeniden başlayan görüşmelerde Kerry ve Zhenhua’nın dostluğunun etkisi oldu.
Öte yandan bu yıl 5 Kasım’da gerçekleşecek ABD seçimlerinin iklim değişikliğiyle mücadeleye etkisinin büyük olacağı öngörülüyor. Seçimlerde Joe Biden ile Donald Trump’ın karşı karşıya gelmesi beklenirken, anketler şimdilik Trump’ın kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösteriyor.
Trump, başkan olduğu dönemde ABD’nin Paris İklim Anlaşması’ndan ayrıldığını açıklamıştı. Ardından göreve gelen Biden ise anlaşmaya yeniden katılım sağlayarak 369 milyar dolarlık yeşil harcama yapılması kararını onaylamıştı.
Dolayısıyla ABD başkanlık seçimlerinin, 11 Kasım’da gerçekleştirilecek COP29 öncesinde zirveye ilişkin beklentileri büyük oranda etkileyeceği düşünülüyor.
Finansman yetersizliği enerji geçişini olumsuz etkiledi
2023’te Adil Enerji Geçiş Ortaklığı’nda çeşitli sorunlarla karşılaşıldı. Varılan anlaşma doğrultusunda gelişmiş ülkelerin taahhüt ettiği finansman miktarı süreç içerisinde yetersiz kalarak gelişmekte olan ülkelerin iklim hedeflerini düşürmeye başlamasına sebep oldu.
Adil Geçiş Ortaklığı’nda yer alan Endonezya, Vietnam ve Güney Afrika gibi ülkeler, kömür santrallerinin kapatılması için bir zaman çizelgesi oluşturamadı.
Karbon kredileri işlevsel mi yoksa zararlı mı?
2023 aynı zamanda karbon kredileri için bir dizi olayla hatırlanacak bir yıl oldu.
Dünyanın önde gelen karbon dengeleme standartlarından biri olan Verra’ya ilişkin bir araştırma; projelerin önemli bir yüzdesinin analizine dayanarak, yağmur ormanları üzerinden gerçekleşen denkleştirme kredilerinin %90’ından fazlasının hayali krediler olduğunu ve gerçek karbon azaltımını temsil etmediğini ortaya çıkardı.
Bununla birlikte COP28 zirvesinde küresel karbon ticareti mekanizması piyasasını oluşturmaya yönelik yapılan müzakerelerde ABD ve Avrupa Birliği’nin uzlaşma sağlayamaması, karbon piyasalarının itibarını daha da sarstı.
Yaşanan gelişmeler sonucunda kimi uzmanlar karbon denkleştirme programlarının sonlandırılması gerektiğini ifade ediyor olsa da karbon denkleştirme piyasalarının gelişmekte olan ülkeler için önemli bir finans kaynağı olabileceğine dair görüşler de bulunuyor.
2024’te sektörleri etkileyecek sürdürülebilirlik eğilimleri neler olacak?
MSCI’ın hazırladığı “Sürdürülebilirlik ve İklim Trendleri 2024” raporu ise Çevresel, Sosyal, Yönetişim (ÇSY) yatırımlarının tartışmaların odağında olduğu bir dönemde gelinen noktayı inceliyor ve 2024 yılında ön plana çıkacak konu başlıklarına dair değerlendirmelerde bulunuyor.
Rapor öne çıkan başlıkları şu şekilde sıralıyor:
- Son yıllarda artan aşırı hava olayları, milyonlarca insanın yaşamını ve çalışma koşullarını etkileyerek, bireyleri ve şirketleri uyum sağlamaya zorluyor; 2024’te aşırı hava olayları, yaşam tercihlerini ve şirketlerin faaliyet gösterdiği alanları önemli ölçüde etkileyebilir.
- Finanstan sağlığa kadar birçok sektörü etkileyen yapay zekâ teknolojileri, güvenlik önlemlerinin yetersizliği ve gizlilik endişelerini de beraberinde getiriyor. Öte yandan yapay zekâ teknolojileri iş gücü piyasalarını hem otomasyona itiyor hem de insanları yeni becerilerle donatarak üretkenliği artırma potansiyeli taşıyor.
- Küresel düzeyde sürdürülebilirlik raporlama standartlarının belirlenmesiyle birlikte, dünya genelindeki uyum süreci, yatırımcılar için önemli bir takip konusu olacak.
- 2050’ye kadar net sıfır emisyon hedeflerine ulaşmak için her yıl 5 trilyon dolarlık küresel yatırıma ihtiyaç duyuluyor. Avrupa Birliği’nin Sürdürülebilir Finans Raporlama Regülasyonu’nun (The Sustainable Finance Disclosure Regulation, SFDR) sürdürülebilir yatırımlar için yüksek standartlar belirlemesi, gelişmekte olan pazarlardaki şirketlerin bu standartlara uyum sağlamada zorlanmasına neden oluyor. Rapor, 2024’te SFDR’ye yönelik yeni bir düzenleme yapılabileceğini belirtiyor.
- Özel varlık yöneticileri, düşük karbonlu yatırımlara yönelerek çevre hedeflerine katkıda bulunurken, özel piyasalardaki şeffaflık eksikliği ve veriye erişimde yaşanan zorluklar yatırımcıları iklimle ilgili risklere ilişkin geri adım atmaya sevk edebilir.
- Son yıllarda doğa ve biyoçeşitlilik, küresel düzenleyici gündemde önemli bir yer tutuyor; yatırımcılar, doğa koruma projelerine yönelirken, bu alandaki finansal araçlara da ilgi gösteriyor, bu durum şirketler için fırsatlar sunuyor.