Metan, HFC’ler ve kurum salımının azaltılmasında başarısız olunursa önümüzdeki on yıllarda ısınma hızla artacak.
Proceedings of the National Academy of Sciences‘da yayımlanan bir araştırma, tek başına karbonsuzlaştırmaya dayanan iklim politikalarının atmosferik ısınmayı 2 santigrat derecenin altında tutmak için yeterli olmadığını ve iklim değişikliğini engellemek yerine yakın vadede ek ısınmayı tetikleyeceği sonucuna varıyor. Çalışma, önümüzdeki on yıllarda ve daha uzun vadede ısınmayı sınırlamak için yalnızca karbondioksit emisyonlarının değil, aynı zamanda metan ve hidroflorokarbonları (HFC’ler) içeren “kısa ömürlü iklim kirleticilerine” (short-lived climate pollutants, SLCP) de odaklanan politikalar geliştirilmesi gerektiğinin önemini vurguluyor.
Çalışma, metan ve diğer kısa ömürlü iklim kirleticilerini dizginlemeden yalnızca karbonsuzlaştırma girişimleriyle iklim değişikliğine karşı mücadele edilirse, gezegenin nasıl tepki vereceğini değerlendirmek için iklim modelleri kullanılarak geliştirildi. Bilim insanları, yalnızca karbonsuzlaştırmaya odaklanıldığı takdirde, önümüzdeki on yıllarda sıcaklığın hızla artacağı ve ancak yüzyıl sonunda düşmeye başlayacağı sonucuna vardı.
Yanan fosil yakıtların hem karbondioksit hem de sülfat yaydığını hatırlatan bilim insanları, gezegeni ısıtan ve yüzyıllarca atmosferde kalan karbondioksitin aksine, sülfat parçacıklarının güneş ışığını uzaya geri yansıttığını, atmosferde yalnızca birkaç gün kaldığını, bu nedenle güçlü ama kısa ömürlü bir soğutma etkisine sahip olduklarını belirtiyor.
Yönetişim ve Sürdürülebilir Kalkınma Enstitüsü (Institute for Governance & Sustainable Development) baş bilimcisi ve çalışmanın baş yazarı Gabrielle Dreyfus, sülfat salımının, fosil yakıt yanmasından kaynaklanan karbondioksit emisyonları sebebiyle yaşanacak ısınmanın yaklaşık yarısı kadarını dengelediğini aktarıyor. Yenilenebilir enerjiye geçiş ile, sülfat emisyonlarının sağladığı kısa vadeli ısınma engelini hızla ortadan kaldıracağını ifade eden Dreyfus, karbondioksit emisyonlarının kesilmesinden kaynaklanan uzun vadeli soğutmanın gerçekleşmesinden önce gezegenin birkaç on yıl daha ısınmaya devam edeceğini belirtiyor.
Dreyfus ve ekibinin çalışması, iklim değişikliğine karşı önlem almak için karbondioksitin yanı sıra kısa ömürlü iklim kirleticilerinin azaltılması ihtiyacını belirleyen ilk çalışma değil. 2018’de Birleşmiş Milletler’in (BM) Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nde sunulan bir raporda, kısa ömürlü iklim kirleticilerinin azaltılmasının, ısınmayı 1,5 derece ile sınırlamak için gerekli olduğu belirtilmişti. Ancak Dreyfus, kısa ömürlü iklim kirleticilerine dair bir kafa karışıklığı olduğuna dikkat çekerek Uluslararası Bitki Koruma Birliği’nin (International Plant Protection Convention, IPPC) üç bölümden oluşan altıncı raporuna dikkat çekiyor.
IPPC’nin yayımlanan ilk raporu, iklim değişikliği bilimine odaklanarak, kısa ömürlü iklim kirleticilerinin azaltılmasının önemini vurguluyor. Rapor, bugüne kadar gezegende oluşan ısınmanın neredeyse yarısının karbondioksit dışındaki sera gazlarından kaynaklandığını kaydediyor. Yayımlanan üçüncü ve son rapor ise, iklim politikalarına odaklanarak karbondioksit salımının uzun vadeli etkisine vurgu yapıyor. Ancak rapor, kısa ömürlü iklim kirleticilerine yönelik önlem alınmadığı takdirde, yalnızca karbondioksit salımının azaltılmasının kısa vadede ısınmayı arttıracağına neredeyse hiç değinmiyor.
Son yıllarda, ABD ve diğer ülkeler karbondioksitin yanı sıra kısa ömürlü iklim kirleticilerini de azaltmayı hedeflemeye başladılar. Geçen yıl 100’den fazla ülke metan emisyonlarını 2030 yılına kadar toplu olarak yüzde 30 azaltma hedefi belirledi. Ancak bu azaltma hedefi isteğe bağlı bırakıldı ve ABD ile diğer ülkelerin hedeflerine nasıl ulaşacakları hala belirsizliğini koruyor.