2040'a kadar plastik kirliliğini %96 azaltmak mümkün

2040'a kadar plastik kirliliğini %96 azaltmak mümkün

Yaşam döngüsünün tüm aşamalarını hedefleyen küresel politikalar ile plastik atıklar 2040’a kadar yüzde 96 oranında azaltılabilir.

Kasım ayında yapılacak olan plastik kirliliğiyle mücadele konusunda bağlayıcı bir anlaşmanın tartışılacağı Birleşmiş Milletler (BM) müzakereleri öncesinde yayımlanan ve OECD tarafından hazırlanan “Plastik Kirliliğinin 2040’a Kadar Ortadan Kaldırılması İçin Politika Senaryoları” raporu, plastik kirliliğini azaltmaya ve nihayetinde sona erdirmeye yönelik stratejilerin çevresel ve ekonomik sonuçlarını değerlendiriyor.

Rapor, plastik yaşam döngüsünün tüm aşamalarını kapsayan küresel politikalar ile 2040 yılına kadar doğaya karışan plastik miktarının yüzde 96 oranında azaltılabileceğini ortaya koyuyor.

Rapora göre plastik atık yönetimi ve geri dönüşümün iyileştirilmesinden plastik kullanımının azaltılmasına kadar bir dizi politika uygulandığında, ülkeler önemli çevresel faydalar sağlayabiliyor ve ekonomik tasarruflar elde edebiliyor.

Plastik kirliliğine karşı daha etkili politikalar uygulanmazsa, 2020 yılında 435 milyon ton olan plastik üretiminin ve kullanımının 2040 yılına kadar yaklaşık yüzde 70 artarak 736 milyon tona ulaşması bekleniyor. Bu dönemde, geri dönüştürülmüş plastiklerin payının ise sadece yüzde 6 olacağı öngörülüyor. Aynı zamanda, yönetilemeyen plastik atık miktarının yüzde 50 artarak, yıllık 81 milyon tondan 119 milyon tona çıkacağı ve bu durumun nehirlere, okyanuslara ve karasal ortamlara karışan plastik miktarını yüzde 40 artıracağı belirtiliyor.

Rapor, yalnızca atık yönetimine odaklanan çözümlerin, plastik kirliliği sorununu çözmede yetersiz kalacağını vurguluyor. Üretim ve talep azaltılmadan yalnızca atık yönetimiyle çevreye karışan plastik miktarı, mevcut politikalarla kıyaslandığında sadece yüzde 55 oranında azaltılabiliyor. Plastik atık yönetimi iyileştirilse bile, atık hacimlerinin azaltılmasına yönelik politika eksikliği, maliyetlerin önemli ölçüde artmasına yol açıyor ve ülkelerin plastik sızıntısını tamamen ortadan kaldırmasını zorlaştırıyor. Benzer şekilde, coğrafi kapsamı sınırlı veya yeterince katı olmayan politikaların da plastik kullanımı, atık ve sızıntı miktarlarını 2020 seviyelerinin altına düşürmede başarısız olacağı belirtiliyor.

OECD’nin öngörülerine göre, plastik yaşam döngüsünün tüm aşamalarını hedef alan politikalar, küresel GSYH’de yüzde 0,5’lik küçük bir düşüşe yol açsa da yalnızca atık yönetimine odaklanan stratejilere kıyasla daha maliyet etkin işliyor. Bu kapsamda atık yönetimine odaklanan stratejiler, 2040’a kadar GSYH’de yüzde 0,8 oranında daha büyük bir düşüşe neden oluyor.

Mevcut politikalarla devam edilmesi durumunda, 2020-2040 yılları arasında plastik atık yönetimi için küresel yatırım ihtiyacının 2,1 trilyon ABD dolarına ulaşacağı öngörülüyor. Yaşam döngüsünün tüm aşamalarını kapsayan politikalar, atık yönetimi altyapısına yapılacak ek yatırımları 50 milyar ABD dolarına sınırlayarak, daha gelişmiş ayırma ve geri dönüşüm teknolojilerine yönelik yatırım akışlarını yeniden yönlendirecek. Buna karşılık, ülkeler sadece atık yönetimine odaklanarak plastik sızıntısını ortadan kaldırmaya çalışırsa, mevcut yatırım seviyelerine ek olarak 300 milyar ABD doları daha yatırım yapılması gerekecek.

OECD raporu, yaşam döngüsünün tüm aşamalarını kapsayan bir yaklaşımı desteklemek için plastik ve ambalaj vergileri, eko-tasarım kriterleri ve ürün standartları, tek kullanımlık plastiklerin yasaklanması ve ambalajlar ile dayanıklı ürünler için Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu gibi politikaların uygulanmasını öneriyor. Ayrıca mikro plastik kirliliği, kimyasal riskler, plastikler kaynaklı sera gazı emisyonları ve kalıcı plastik kirliliği gibi diğer sorunları ele almak için ek müdahalelere de ihtiyaç duyulacağı belirtiliyor.

 

Paylaş