İstanbul Sanayi Odası (İSO), Kimyasal Ürünler, Plastik ve Kauçuk Ürünleri Sanayi Sürdürülebilirlik Yol Haritası’nda, sektöre özel sürdürülebilirlik önceliklerini paylaşıyor.
Kimyasal ürünler, bireysel tüketicilerin olduğu kadar sanayinin de çok sayıda ihtiyacına cevap veren girdileri arasında. Hayatımızda önemli bir yer kaplayan kimyasalların topluma katkılarını en üst düzeye çıkarmaya ve gezegene zarar vermeyen ve toksik olmayan yeşil dönüşümü sağlamaya yönelik çabalar Avrupa Yeşil Mutabakatı ile Avrupa Birliği (AB)’nin de gündemine geldi. Bu kapsamda sağlık açısından güvenli ve çevresel açıdan sürdürülebilir kimyasalların yaygınlaşmasına yönelik inovasyonu teşvik etmek AB’nin en öncelikli hedefleri arasına giriyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı ile sektörü ciddi ölçüde etkileyecek bir dizi düzenlemenin yanı sıra çeşitli yasakların da yürürlüğe girmesi planlanıyor. Örneğin kullanımı temel olmayan zararlı kimyasalları aşamalı olarak kaldırmak ve sürdürülebilir, güvenli ürünlerin tüm paydaşlarca kullanımını sağlamak bu düzenlemeler arasında olacak.
Avrupa’da plastik atıkların geri dönüşüm oranı yüzde 30’dan az
İstanbul Sanayi Odası tarafından hazırlanan yol haritasında, kimyasal ürünler, plastik ve kauçuk ürünleri sanayine özel sürdürülebilirlik öncelikleri çevresel, sosyal ve ekonomik olmak üzere üç ayrı başlık altında değerlendiriliyor. Olumsuz çevresel etkimizi en aza indirmek, toprak, su ve biyoçeşitliliği korumak, enerji ve su verimliliğini artırmak, karbon salımlarını azaltmak ve sıfır atık hedefiyle faaliyet göstermenin büyük önem taşıdığının belirtildiği yol haritasında, döngüsel bir ekonomiye geçişte plastik geri dönüşüm süreçlerinin de zorunluluk haline geldiği vurgulanıyor.
Avrupa Birliği’nde plastik kullanımı istikrarlı bir şekilde artıyor. Araştırmalara göre Avrupa’da her yıl yaklaşık 25,8 milyon ton plastik atık üretiliyor ve bu atıkların yüzde 30’undan azı geri dönüşüm için toplanıyor. Küresel kimya endüstrisinde yürütülen çalışmalardan biri olan “Üçlü Sorumluluk” (Responsible Care) taahhüt programına göre firma, Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ve paydaşların; kaynak verimliliği, döngüsel üretim yöntemleri, yeşil üretim teknolojileri kullanımı ve politika yapıcılar ile mevzuat geliştirilmesine destek sağlanması konularında iş birliği yapılması gibi çalışmaların yürütülmesi bekleniyor. Türkiye’de ise Türkiye Kimya Sanayicileri Derneği koordinasyonunda yürütülen çeşitli çalışmalar bulunuyor.
Çalışan/tüketici sağlığına dikkat eden alternatifler geliştirilmeli
Kimyasal ürünler, plastik ve kauçuk ürünleri sanayine özel sürdürülebilirlik önceliklerinin önemli bir bölümünü de paydaşlar için değer yaratma hedefi oluşturuyor. Günümüzde hızlı yürürlüğe giren düzenlemeler sayesinde toplumun bilinçlenmesi ve tüketim ürünlerinde yer alan kimyasallar konusunda paketlemeler, etiketler gibi yollarla bilgilendirilmesi sektörün öncelikleri arasında yer alıyor. Toplumun yanı sıra şirketlerin de değer zincirlerinde yer alan tedarikçilerinin sürdürülebilirlik performansının ölçülmesi ve bu doğrultuda iyileştirilmesi özellikle KOBİ (Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmeler) tarafının harekete geçmesi için bir uyarı sinyali veriyor.
Uçtan uca değer yaratmanın uluslararası ticarette önem kazanmasıyla birlikte tedarik zincirinin desteklenmesi ve gelişimi de endüstriyi farklı sorumluluklarla karşı karşıya getiriyor. Örneğin, insan sağlığına zararlı kimyasalların kullanımına yönelik yasaklı ürün listeleri genişlemeye devam ediyor. AR-GE çalışmaları kapsamında olumsuz çevresel etkisi düşük ve çalışan/tüketici sağlığına dikkat eden alternatiflerin geliştirilmesi şirketlerin paydaşlarına sunabileceği değeri artırmada kaçınılmaz yollardan biri olarak görünüyor. Hayvanlar üzerinde gerçekleştirilen testlere yönelik yasal düzenlemelerin gelişmesi konusunda da şirketlerin sorumlu adımlar atması gerekiyor. Bu kapsamda güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları sunmak, kapsayıcılığı ve çeşitliliği artırmak, değer zincirindeki insan hakları ihlallerinin ve olumsuz çevresel etkinin önüne geçebilmek, toplumu kimyasallar konusunda bilinçlendirmek ve canlı yaşamına karşı sorumlu adımlar atmak sektörün yapması gerekenler olarak öne çıkıyor.
Konvansiyonel ürünler üzerinden yeni tasarımlar yeterli değil
Sağlık, hijyen, inşaat ve lojistikten tarım ve enerji tedarikine kadar birçok endüstride önemli rol oynayan kimyasal ürünler, plastik ve kauçuk ürünleri sanayi, büyüme ve refahın korunmasında ve sürdürülebilir bir topluma geçişte de kilit bir görev üstleniyor. Dünya çapında artan rekabetle birlikte endüstrinin giderek daha bilinçli, talepkar ve çevreye duyarlı tüketicileri tatmin etmesi için yeni yollar bulmada inovasyonun önemi de giderek artıyor. Sadece konvansiyonel ürünler üzerinden yeni ürün tasarımları ve üretimleri gerçekleştirmek artık paydaşların gözünde yeterli olmuyor. Bu noktada sürdürülebilir tasarım, kaliteli ve pazarlanabilir ancak daha az olumsuz çevresel etkiye sahip ürünler sunmasıyla öne çıkıyor; çünkü tüketiciler bu ürünleri sadece daha yeşil oldukları için değil, aynı zamanda daha dayanıklı, kaliteli ve ucuz olduğu için de tercih ediyor.
Sürdürülebilirlik için AR-GE ve inovasyon yatırımları ve sürdürülebilir ürün sunumu önemli bir rekabet avantajı yaratmakla birlikte birçok riski de bertaraf ediyor. Karbon yakalama teknolojileri gibi karbonsuzlaşmaya destek olabilecek inovasyonların teşvik edilmesi hedeflere ulaşmada kolaylaştırıcı rol oynarken, bu teknolojilerin ölçeklenebilir olması için açık inovasyon gibi dış paydaşların dahil olduğu ortamların kurumlar tarafından ortaya koyulması ön plana çıkıyor. Ayrıca, döngüsel ekonomi ve döngüsel iş modelleri sanayi sektörlerinin kaynak verimliliği üzerinden maliyet avantajı yaratmasını sağlıyor. Bu noktada döngüsel ekonomi konusunda iş dünyasında farkındalık yaratılması, iş birliği ve etkileşimin artırılması, üretim süreçlerinde etkinliğin ve verimliliğin artırılması gibi eylemler kimyasal ürünler, plastik ve kauçuk ürünleri sanayinin ekonomik öncelikleri olarak önem taşıyor.