Elektrikli araçlara yönelik ilgi günden güne artıyor. Ancak bazı uzmanlar bu durumun tersine dönebileceğinden endişe ediyor.
Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 10 ülkeden, 10.000 tüketici ve 100 otomotiv sektörü yöneticisiyle yapılan “Geleceğin dEVrini yakalamak (Switching ON the rEVolution)” araştırması, elektrikli araçların bugününü ve yarınını inceledi.
Araştırmaya göre, devletlerin, altyapı sağlayıcılarının, araç üreticilerinin ve tedarikçilerinin, şarj altyapısının güvenilirliği ile şarj noktalarına erişimi artırması ve araçların batarya ömrünü iyileştirmesi için etkili bir şekilde iş birliği yapması gerekiyor.
AR-GE’de elektrikli araçların payı artıyor
Araştırmaya göre, otomotiv sektörü yöneticilerinin yüzde 66’sı elektrikli araçlara geçişin şirketleri için bir numaralı stratejik öncelik olduğunu belirtiyor. Otomotiv sektörü yöneticileri, 2015’te AR-GE harcamalarının ortalama yüzde 11’inin elektrikli araçlara ayrıldığını, bugün bu oranın neredeyse ikiye katlanarak yüzde 21’e çıktığını ve 2025’te yüzde 31’e çıkarak on yılda neredeyse üç katlık artışa ulaşacağını tahmin ediyor. İçten yanmalı araçlara yönelik AR-GE harcamalarının ise yüzde 15’e kadar düşmesi bekleniyor.
Otomotiv sektörü yöneticilerinin yüzde 63’ü, politika yapıcıların içten yanmalı araçları kademeli olarak sonlandırmasını, sektörün geçişini hızlandıracak en önemli faktör olarak görüyor. İçten yanmalı araçlardan elektrikli araçlara geçişi hızlandıracak diğer faktörler ise sırasıyla net sıfır hedefi, tüketicilerin sürdürülebilirlik endişeleri, elektrikli araç üreticileri ve tüketicileri için devlet sübvansiyoları ve daha kolay üretim süreçleri olarak belirtiliyor.
Otomotiv sektörü yöneticilerine göre, elektrikli araçlara geçişi yavaşlatan en büyük engel, yüzde 56 ile yüksek maliyetli bataryalar. Şarj noktalarına erişim ve teknik eleman yetersizliği ise diğer bariyerler arasında yer alıyor.
Türkiye’de her iki kişiden biri elektrikli araçlara sıcak bakıyor
2021’de yeni otomobil satışlarında elektrikli otomobillerin (tamamen bataryalı elektrikli araçlar ve şarj edilebilir hibritler) payı yüzde 9,6 olmuştu. Araştırmaya göre, bu eğilimin giderek artması bekleniyor. Nitekim, tüketicilerin yüzde 53’ü bir sonraki sefere elektrikli araç almayı düşünebileceklerini belirtiyor. Bu oran, Kuzey Avrupalı tüketicilerde yüzde 69’a ve Çinli tüketicilerde yüzde 80’e kadar yükseliyor. Türkiye’de ise her iki tüketiciden biri (yüzde 49), gelecekte elektrikli araç almaya sıcak bakıyor. Türkiye’yi yüzde 48 ile Fransa ve Avustralya, yüzde 46 ile ABD izliyor.
Türkiye’deki tüketicilerin elektrikli araçlara geçmek istemelerinin ardındaki en önemli etken yüzde 88 ile kentsel alanlarda hava kirliliğini azaltmak olarak öne çıkıyor. Diğer nedenler yeni elektrikli araç modellerinin piyasaya sürülmesi, elektrikli araçların benzinli ya da dizel araçlara kıyasla daha iyi entegre edilmiş bir teknolojiye sahip olduğuna inanılması ve benzinli veya dizel motorlu araçlara göre daha düşük karbon emisyonları yayması olarak sıralanıyor.
Şarj altyapısı endişe yaratıyor
Elektrikli araçlarla ilgili tüketicilerin fiyat endişelerinde gerileme var. Dünyada elektrikli araç kullananların yüzde 78’i kullanım ömrü göz önüne alındığında bir elektrikli araca sahip olmanın toplam maliyetinin benzinli veya dizel araca göre daha düşük olduğuna inanıyor.
Türkiye’deki tüketicilerin yüzde 61’i, vergi, yakıt ve bakım masrafları dikkate alındığında bir elektrikli aracın toplam maliyetinin, içten yanmalı bir araçtan daha düşük olduğu görüşünü paylaşıyor.
Şarj altyapısı ise Türkiye’deki tüketiciler için elektrikli araçlar konusunda endişe yaratan ilk başlık olarak öne çıkıyor. Elektrikli araç kullanmayan sürücülerin yüzde 70’i, şarj altyapısının yeterince yaygın olmadığına inanıyor. Model seçeneklerinin azlığı ve devlet teşviklerinin yetersizliği elektrikli araçlar konusunda endişe yaratan diğer başlıklar arasında yer alıyor.
“Tüketicilerin endişeleri giderilmeli”
Araştırmanın sonuçlarını değerlendiren Nicola Buck, SVP Marketing bp ve CMO Castrol, “Araştırmaya katılan tüketicilerin yarısından fazlasının gelecek sefere elektrikli araç almayı düşünebilmesi, sürücülerin bu dönüşümü sağlayacak zihinsel altyapıya sahip olduklarını gösteriyor.” diyor.
Buck, maliyetlerin arttığını, tedarik zincirlerinin bu sürece hazır olup olmadığı ve batarya masrafları gibi sorunların elektrikli araçların yaygınlaşma hızını yavaşlatabileceğini belirterek tüketicilerin fiyat, menzil ve şarj ile ilgili var olan endişelerinin unutulmaması gerektiğinin altını çiziyor.
Buck, “Elektrikli araç devrimi çoktan başladı ve hızla ilerliyor. Tüketicilerin var olan endişelerini gidermeye yönelik yenilik, ürün geliştirme ve pazarlama çalışmalarına gerek duyulacak. Bu yüzden, önümüzdeki on yıl kritik öneme sahip.” diyor.
Artan enerji maliyetleri ivmeyi tersine çevirebilir
Bataryalı elektrikli araç ve plug-in hibrit elektrikli araç satışları, mevcut şartlar nedeniyle daralan otomobil pazarına rağmen 2020’de artmıştı. Elektrikli araç türlerinin satışları, yarı iletken çip kıtlığı da dahil olmak üzere Covid-19 pandemisi ve tedarik zinciri zorluklarına rağmen 2021’de bir önceki yıla göre neredeyse iki katına çıkarak 6,6 milyona ulaşmıştı.
Elektrikli araç satışları 2022’de de artmaya devam etti. Nitekim 2022 yılı ilk 6 ayında satılan elektrikli araç sayısı 2021 yılının aynı dönemine göre 3 katlık artış ile 2 bin 413 adet olarak gerçekleşti.
Ancak bazı uzmanlar, artan enerji maliyetlerinin elektrikli otomobillerin geleceğini tehdit edebileceği konusunda uyarıyor.
Elektrik fiyatlarının yanı sıra hammadde maliyetlerinde yaşanan artış otomobil üretimini ve satışlarını halihazırda önemli ölçüde etkiliyor. Bu artışın devam etmesinin, elektrikli araçlara duyulan ilgiyi olumsuz yönde etkileyebileceği ve Avrupa Birliği’nin 2035’te benzinli ve dizel araçların satışını yasaklamaya yönelik belirlediği hedefi sekteye uğratabileceği endişesi yaşanıyor.
Benzin fiyatlarının artmasıyla elektrikli otomobillere yönelik ilgi de artıyor. Ancak elektrik fiyatlarındaki son artışlardan sonra benzin ile aralarındaki fiyat farkı daraldı. Elektrik fiyatlarının doğal gaza bağlı olduğu düşünüldüğünde, Rusya’nın uyguladığı yaptırımın elektrik fiyatlarında yeni bir artış yaratacağı gündeme geliyor.
Almanya’nın en büyük şarj istasyonu operatörlerinden biri olan Allego, bu ayın başında fiyatlarını kilovat saat başına 43 sentten 47 sente yükseltti. Ekspres şarj, kilovat saat başına 65 sentten 70 sente yükselirken, ultra hızlı şarj kilovat saat başına 68 sentten 75 sente yükseldi.
Otomotiv Yönetimi Merkezi’nin (Center of Automotive Management, CAM) kurucusu Stefan Bratzel’e göre, son yaşanan gelişmeler otomotiv endüstrisi için önemli bir tehdit oluşturuyor. Verdiği demeçte Bratzel, “Elektrik fiyatlarındaki patlama, elektrikli araçlara geçiş için akut bir tehlike yaratabilir, bu sebeple dikkatli olmamız gerekiyor” diyor ve, elektrikte yaşanan fiyat artışlarının, elektrikli araçlara duyulan ilgiyi olumsuz yönde etkileyebileceğinden endişe duyduğunu belirtiyor.
Bratzel ve diğer elektrikli araç savunucuları, Alman hükümetini elektrik fiyatının benzin fiyatının altında kalmasını sağlaması için harekete geçmeye çağırıyor. Nispeten hızlı bir şekilde uygulanabilecek bir öneri olarak da; dizel ve benzinli araçlara uygulanan taşıt vergisinin artırılmasını sunuyor. Çünkü elektrikli araçlardan halihazırda taşıt vergisi alınmadığını ve üstelik dizel ve benzinli araçların aksine elektrikli araçların, otobüs şeritlerini ve park yerlerini de kullanabildiğini belirtiyor. Tüm bu sebeplerle bu gibi teşviklerin, artan elektrik fiyatlarına rağmen elektrikli araçlara duyulan ilgiyi bir nebze de olsun koruyabileceği düşünülüyor.