Anadolu Ajansı’nın düzenlediği Çevre Forumu’nda sürdürülebilir kalkınma, iklim değişikliğinde medyanın rolü gibi konular ele alındı.
Anadolu Ajansı, çok sayıda yerli ve yabancı sivil toplum örgütü ile uluslararası kuruluş temsilcisi, politikacı, akademisyen ve medya temsilcisinin konuşmacı olarak katıldığı “AA Çevre Forumu”nu düzenledi.
“Çevre ve iklim krizlerinin anlatısını yeniden şekillendirmek” ana temasıyla düzenlenen forumda, iklim krizi ve çevre konularındaki farkındalığı artırmak amacıyla paneller ve etkinlikler gerçekleştirildi.
Forumun açılış oturumuna video mesajla katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sanayileşme, teknolojik ilerlemeler ve insan kaynaklı etkilerin çevre üzerinde ciddi tahribat oluşturduğunu belirterek; “Her geçen yıl bu tahribatın etkilerini dünya genelinde daha fazla görüyor ve hissediyoruz. Zamanında ve yeterli önlem alınmazsa çevre felaketleri, hava kirliliği, su ve gıda güvenliği ile biyoçeşitliliğin kaybı geri döndürülemez noktalara ulaşacaktır. Şüphesiz her meselede olduğu gibi bu konuda da tabiata daha çok zarar veren ülkelerin daha fazla sorumluluk üstlenmesi, mücadeleye daha fazla katkı sağlaması önem arz ediyor.” dedi.
Çevreyi korumanın tüm insanların yükümlülüğünde olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Sera gazı emisyonu bakımından tarihi sorumluluğumuz yüzde 1’in altında olmasına rağmen iklim ve çevre sorunları ile mücadele, ana gündem maddelerimiz arasında yer alıyor. Bu doğrultuda son 20 yılda ülkemizde doğayı ve çevreyi korumak ve iklim değişikliğinin etkilerinin önüne geçmek için tarihi nitelikte adımlar attık. Yenilenebilir enerjinin yaygınlaştırılması, atık yönetimi, orman alanlarının artırılması ve daha pek çok alanda hamdolsun bu samimi gayretlerimizin neticelerini almayı başardık.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin yenilenebilir enerjide Avrupa’da 5’inci, dünyada ise 12’nci sıraya yükseldiğini belirten Erdoğan, “Yenilenebilir enerji seviyemizi toplam enerji seviyemizin yüzde 55’ine ulaşmasını sağladık. Orman varlığımızı 23 milyon hektara çıkararak Avrupa’da orman varlığını en çok artıran ülke olduk. 81 ilde 82 milyon metrekare millet bahçesi kurma hedefimize kesintisiz bir şekilde devam ediyoruz. Ülkemizin ilk yerli otomobili TOGG’u tamamen elektrikli olarak tasarlarken de çevreye olan sorumluluğumuzun bilinciyle hareket ettik. Geçtiğimiz yıl Paris İklim Anlaşması’nı Meclisimizde onaylayarak iklim değişikliği ile mücadelemizde önemli bir ivme yakaladık. Bu konudaki nihai hedefimiz olan 2053 yılında net sıfır emisyona ulaşmak için gerekli tüm adımları atmayı sürdüreceğiz.” dedi.
İklim Kanunu hazırlanıyor
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da foruma katılarak bir konuşma yaptı.
İklim değişikliği ve çevre sorunlarıyla mücadeleyi en öncelikli meselelerinden biri olarak gördüklerini aktaran Oktay, “Ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadelesinde bir mihenk taşı olacak İklim Kanunu çalışmalarımız sürüyor. 2053 yılı için net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda tüm kamu ve özel sektör olmak üzere ilgili tüm paydaşlarımızın görüşlerini alarak kapsayıcı bir bakış açısıyla sera gazı azaltım politikalarımızı belirliyoruz. Net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda Türkiye’nin Uzun Dönemli İklim Stratejisi’ni hazırlamaya başladık, inşallah bu yıl sonuna kadar tamamlanmasını planlıyoruz. Avrupa Yeşil Mutabakatı ile ilgili çalışmalar kapsamındaki, sınırda karbon düzenlemesine ilişkin çalışmalarımıza da hızla devam ediyoruz.” dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, Birleşmiş Milletler verilerine göre, 2030’a kadar karbon emisyonunu azaltmak üzere küresel çapta yapılacak 1,8 trilyon dolarlık yatırımın, 7,1 trilyon dolarlık iklim değişikliği zararının önüne geçebileceğini aktararak bu zararın 7,1 trilyon dolardan çok daha fazla olabileceğine inandığını söyledi.
Avrupa Birliği’nin (AB) Emisyon Ticaret Sistemi çerçevesinde, karbon fiyatlaması yapmayan ülkelerden ithal edilen ürünlere sınırda karbon vergisi hazırlığı yaptığını anımsatan Oktay, ihracat pazarının yüzde 42’sinin AB ülkeleri olduğunu göz önünde bulundurarak Emisyon Ticaret Sistemi’ne yönelik çalışmaları sürdürdüklerini söyledi.
Ulaştırma kaynaklı emisyonun azaltılması ve gübre yönetimi konusunda da çalışmaların devam ettiğini dile getiren Oktay, “Bu yıl sonuna kadar Türkiye’nin yerli ilk elektrikli otomobili TOGG’u üretim bandından indirerek hizmete sunacağız. Diğer taraftan yeşil limanlarımızın sayısını artırıyoruz. Çölleşme ve erozyonla mücadelede de dünyanın lider ülkelerinden biriyiz. Yeşil enerji yatırımlarının önünü açmak için tarife garantisi ve teşvik programlarını hayata geçirdik. Elektrik kurulu gücümüzün yüzde 54,3’lük kısmı yenilenebilir enerji kaynaklarından oluşmaktadır ve bu artarak da devam edecektir. Yine kurulu güç olarak hidroelektrikte Avrupa’da 2’nci, dünyada 9’uncu, jeotermal enerjide Avrupa’da 1’inci, dünyada 4’üncü, rüzgâr enerjisinde Avrupa’da 7’nci, dünyada 12’nci, güneş enerjisinde ise Avrupa’da 8’inci, dünyada 16’ncı sırada yer almaktayız. Ülkemizin yüksek yenilenebilir enerji potansiyelinden kaynaklanan hidrojen teknolojisi kabiliyeti sayesinde hidrojen yakıtı alanında da çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle yaşanan enerji krizi sonrası pek çok ülke yeniden fosil yakıtlara yönelmişken, biz ısrarla ‘iklim dostu enerji, temiz üretim ve döngüsel ekonomi‘ diyoruz.” İfadelerini kullandı.
Ulusal Katkı Beyanı ve Uzun Dönemli İklim Stratejisi 2022 sonunda hazır
AA Çevre Forumu’nun kapanış oturumuna ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum ile İstanbul Valisi Ali Yerlikaya katıldı.
İklim değişikliği ve çevre kirliliğinin geleceği tehdit ettiğini belirten Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, tüm medya kuruluşlarından temel beklentilerinin çevre, iklim değişikliği ve sıfır atık konularında toplumda bilinç oluşturacak haberlerini artırmaları olduğunu .
İklim değişikliğiyle mücadelede ortaya koyacakları küresel iş birlikleri ve uygulayacakları her politikanın çok büyük önem arz ettiğinin altını çizen Bakan Kurum, “Bir Akdeniz ülkesi olan Türkiye de küresel ısınmadan etkilenmekte. Burada tarihi sorumluluğumuza da bakacak olursak, ülkemizin, dünyanın kirlenmesindeki tarihi sorumluluğu yok denecek kadar az bir seviyededir. Bu mücadeleyi daha etkin bir şekilde yürütmek için Meclisimizden bu yıl çıkmasını beklediğimiz İklim Kanunu için önemli bir çalışmayı yine taraflarımızla, bakanlıklarımızla, üniversitelerimizle, STK’larımızla, tüm vatandaşlarımızla ve çevre gönüllülerimizle birlikte yürütüyoruz. Güncellediğimiz Ulusal Katkı Beyanımız ve Türkiye’nin Uzun Dönemli İklim Stratejisi çalışmalarını da yine 2022 yılı sonuna kadar tamamlamayı hedefliyoruz.” dedi.
Atık oluşumunu asgari düzeye çekecek tedbirleri aldıklarını ve oluşan atıkları da geri dönüştürerek ekonomiye ciddi manada kazanç sağladıklarını aktaran Kurum, bunu hem karada hem de Sıfır Atık Mavi seferberliği kapsamında denizlerde yürüttüklerini belirtti. Kurum, “Su kaynaklarımızın korunması, iklime duyarlı, sıfır atık uyumlu, enerji verimli şehirlerin kurulması, millet bahçelerinin, korunan alanlarımızın artırılması başta olmak üzere binlerce çevre yatırımımızı ülkemizin 81 ilinde yapmaya devam ediyoruz. Bu hareketle, sadece ülkemiz için değil, emin olun tüm dünya için yeni bir yaşam kültürü inşa etmeyi hedefliyoruz.” ifadelerini kullandı.
İklim değişikliği medyada yer bulmuyor
Çevre Forumu’nun kapanış oturumunda konuşan Emine Erdoğan ise, iklim değişikliğinin insanlığın ortak meselesi olduğunu ve dünyada yaşanan bu sorunun küresel dayanışmayla aşılabileceğini belirterek; “Konuyu ele alırken karşısında çaresiz olduğumuz izlenimi veren söylemlerden kaçınmalıyız. Bilakis ‘iklim değişikliğinin el birliğiyle çözebileceğimiz bir sorun olduğu’ mesajına sıklıkla vurgu yapılması gerektiğini düşünüyorum. Yapmamız gereken, istisnasız herkesi iklim değişikliğini tersine çevirmede bir çözüm merkezi olduğuna ikna etmektir.” dedi.
Bu konuda medyanın rolünün önemli olduğunu vurgulayan Erdoğan, “Bir araştırmaya göre, insanlar küresel ısınma haberini ayda sadece 1 kez alıyor. Aynı araştırma, büyük haber kanallarının geçen sene iklim değişikliği konusuna yıl boyunca yalnızca 142 dakika ayırdığını söylüyor. Geleceğimiz, bu konunun anlaşılmasına bağlıyken medyada bu kadar az yer alması gerçekten çok üzücü. Hayatta önem verdiğimiz konuları, karşımıza gelme sıklığına göre belirliyoruz. Bilgimizin olmadığı konular, hepimiz için yok hükmünde kalıyor.” ifadelerini kullandı.
İklim değişikliğinin etkilerinin küresel bir ölçekte haberleştirilmesinin, insanların konuyla bireysel bir bağ kurmasını engellediğini belirten Erdoğan, “İklim değişikliğini sıklıkla kutuplarda eriyen buzullarla ilişkilendirmek, insanların meseleyi sahiplenmesinin önüne geçiyor. O yüzden bu konunun yerelleştirilmesi ve yakınlaştırılması, insanların vicdanlarıyla doğrudan konuşabilmek için çok önemli.” dedi.