IPCC’nin son raporu, gezegenimizin yaşanabilirliğinin önümüzdeki 10 yıl içerisinde atacağımız adımlara bağlı olduğunu gösteriyor.
Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (The Intergovernmental Panel on Climate Change, IPCC) tarafından hazırlanan İklim Değişikliği 2023: Sentez Raporu, iklim krizine dair son durumu ortaya koyuyor. Raporda, hükümetlerin dünya genelinde iklim krizine karşı yeterli eylemlerde bulunmadığı ve Paris İklim Anlaşması kapsamında belirlenen 1,5 derece hedefinin 2030 ile 2035 arasında aşılma ihtimalinin olduğu belirtiliyor.
Rapor şu anda yaklaşık 1,1 derecelik bir ısınma seviyesinde olduğumuzu ve mevcut iklim politikalarıyla 2100 yılına kadar küresel ısınmanın 3,2 derece daha artacağını öngörüyor.
Raporda, atmosferdeki karbondioksit yoğunluğunun son 2 milyon yılın zirvesinde olduğuna da dikkat çekiliyor. Bu da dünyamızın son 125 bin yıldır bu kadar sıcak olmadığı anlamına geliyor. Önümüzdeki 10 yıl içinde de sıcaklık artışlarının devam edeceği tahmin ediliyor.
Raporda, 1,5 derece hedefine ulaşabilmek için ülkelerin karbondioksit salımlarını 2019 seviyelerine göre 2030’da yüzde 48, 2035’te yüzde 65, 2040’ta yüzde 80 ve 2050’de yüzde 99 oranında azaltması gerektiği belirtiliyor.
Rapor, 2100 yılına kadar meydana gelebilecek kıyı taşkınlarına ilişkin önemli bir uyarıda da bulunuyor. Günümüzde, 100 yılda bir meydana gelen kıyı taşkınları, dünyadaki gelgit ölçümlerinin yapıldığı noktaların yarısında en az yılda bir kez meydana geliyor. Bu da yüz milyonlarca insanın yaşadığı kıyı bölgelerinde ciddi bir risk oluşturuyor. Ancak küresel ısınmanın bu hızla devam etmesi durumunda, bu taşkınların sıklığının daha da artacağı ve sonuçlarının daha yıkıcı olacağı aktarılıyor.
Rapor, iklim finansmanlarının yetersiz kaldığına da dikkat çekiyor ve iklim kriziyle mücadele için sağlanan kamu ve özel finansman akışının, fosil yakıtlara aktarılan miktarın çok altında kaldığını belirtiyor.
İyimser olmak için geçerli sebepler var
Rapor, hızlı bir şekilde harekete geçilmesi halinde önemli bir değişim yaşanabileceğine dair iyimserliğini de koruyor.
Bu iyimserliğin arkasında güneş ve rüzgâra dayalı enerji üretiminin maliyetinin hızla düşmesi gibi faktörler yer alıyor. Ancak emisyon miktarında ek azaltım gerçekleştirilmediği takdirde mevcut fosil yakıt altyapısından kaynaklanan karbondioksit emisyonlarının 1,5 derece için kalan karbon bütçesini aşacağının altı çiziliyor.
Raporda, net sıfır hedefi gerçekleştirilse bile, karbon yakalama ve depolama teknolojilerinin geniş ölçekte kullanımına ihtiyaç duyulacağı da vurgulanıyor. Ancak bu teknolojilerin henüz gelişim aşamasında olduğunu söyleyen bazı uzmanlar, bunun gerçekleşmesinin zaman alabileceğini dile getiriyor.
Raporda ayrıca, beslenmede ve gıda atıklarının yönetiminde değişikliklere gidilmesi ve düşük karbon yoğunluklu ulaşıma geçişle birçok sektörde belirgin salım kesintileri sağlanabileceği tahmin ediliyor.
Net sıfır hedefleri 10 yıl öncesine çekilmeli
Rapora yönelik görüşlerini aktaran BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, IPCC’nin yayımladığı iklim krizi raporunu “İnsanlık için hayatta kalma rehberi” olarak tanımladı. Guterres, acil iklim eylemine ihtiyaç duyulduğunu vurgulayarak tüm ülkelerin net sıfır hedeflerini yaklaşık 10 yıl öne çekmesi gerektiğini ifade etti.
Raporun yazarlarından Dr. Friederike Otto küresel ısınmanın şiddetini azaltmak için gereken çabalardan asla vazgeçilmemesi gerektiğine dikkat çekerek, “1,5 dereceyi hedefleyip 1,6 dereceyi tuttursak bile bu, nasıl olsa mahvolduğumuzu ve yapacak bir şeyimiz olmadığını söylemekten daha iyidir ve bence bu rapor çok açık bir şekilde (1,5 derece hedefini tutturmayı) denemenin çok daha kazançlı olduğunu gösteriyor.” dedi.
Raporun bir diğer yazarı Dr. Oliver Geden ise, “Fosil yakıtlardan çıkış için kesin bir tarih olmamakla birlikte fosil yakıtlara dayalı mevcut enerji altyapımızın karbon bütçemizi alt üst edeceği açık.” diyerek yeni fosil yakıt altyapıları için bütçe ayrılmasının 1,5 derece hedefine kesinlikle uymadığını belirtti.