Tedarik zinciri yönetiminde sürdürülebilirliğin temel alınması rekabet avantajı ve verimlilik artışı sağlıyor.
Jeopolitik gerilimler, ekonomik belirsizlik, aşırı hava olayları ve teknoloji destekli dijital bozulma gibi faktörlerin bir araya gelmesi ve Avrupa Birliği’nin (AB) Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Direktifi (CSDDD) gibi giderek artan düzenleyici gerekliliklerin etkisi, kuruluşları tedarik zincirlerinde çevresel etkiyi azaltmaya ve sosyal sorumluluğu geliştirmeye yönlendiriyor.
BSI Group, son birkaç yıl içerisinde yaşanan gelişmelerin ışığında, şirketlerin tedarik zincirleri boyunca sürdürülebilirliğe odaklanmalarının büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor. Bu doğrultuda şirketlere çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim açılarından kendilerini geliştirmelerine yönelik çeşitli öneriler sunuyor.
Şirketlerin sürdürülebilirlik yaklaşımlarını belirlemede tüketiciler büyük rol oynuyor
Yenilenen düzenlemeler ve artan şeffaflık talepleri, şirketlerin sürdürülebilirlik ve etik tedarik zinciri yönetiminde daha proaktif bir yaklaşım benimsemelerini gerektiriyor. 2024 Tedarik Zinciri Riskleri ve Fırsatları Raporu’na göre, özellikle Avrupa Birliği’nde, önümüzdeki yıllarda sosyal ve çevresel ön denetimler de dahil olmak üzere sürdürülebilirlik raporlama gereksinimlerinde artış bekleniyor. Ayrıca Deloitte’ın raporuna göre, İngiltere’deki tüketicilerin yüzde 29’u etik ve sürdürülebilirlikle ilgili endişeleri olan marka veya ürünleri satın almaktan vazgeçiyor. SurveyMonkey tarafından küresel ölçekte yapılan bir ankete göre ise insanların üçte birinden fazlası satın alırken çevreci bir ürünü tercih edeceklerini belirtiyor. Tüketicilerin bu yönelimi, tedarik zincirinin sürdürülebilirlik ve etik açılardan geliştirilmesine yönelik adımların ticari başarı için önemli olduğunu gösteriyor.
Veriye dayalı sürdürülebilirlik, risklerin azalmasını ve verimliliğin artmasını sağlıyor
Şirketler, sürdürülebilirlik verilerinin organizasyonları içinde bulunduğu noktaları belirleyerek riskleri azaltmak ve daha sürdürülebilir bir tedarik zinciri oluşturmak için adımlar atıyor. BSI, ham verilerin bugün giderek artan sorulara çözüm sunabilecek ve maliyet ve zaman verimliliğini artırmaya yardımcı olabilecek nitelikte olduğunu belirtiyor.
Enerji tüketimi, atık yönetimi, tedarik zinciri izleme ve karbon ayak izi gibi alanlarda sürdürülebilirlik verileri kullanılıyor. Şirketler, bu verileri toplamak, analiz etmek ve stratejik karar alma süreçlerine entegre etmek suretiyle iş operasyonlarının sürdürülebilirlik açısından nasıl optimize edilebileceklerini planlayabiliyor.
Sürdürülebilirlik verilerinin kullanımı, şirketlerin karşılaştığı riskleri azaltmalarına ve daha etkin bir şekilde yönetmelerine de yardımcı oluyor. Örneğin tedarik zinciri izleme verileri, tedarikçilerin performansını değerlendirmek ve potansiyel riskleri belirlemek için kullanılabiliyor. Bu veriler, şirketlerin riskli tedarikçileri belirleyerek daha güvenilir ve sürdürülebilir tedarikçilerle çalışmalarını sağlayabiliyor.
Tedarik zinciri yönetiminde şeffaflık ile rekabet avantajı elde edilebiliyor
Tedarik zincirini yönetenler, artan düzenleme ve raporlama gereksinimleri karşısında, geniş tedarik zinciri hakkında şeffaflık ve bilgi paylaşımına dair artan beklentilerle karşı karşıya kalıyor. Dolayısıyla tedarik zincirini yöneten şirketlerin, sadece kendi operasyonlarına değil, aynı zamanda tedarik zincirinin tamamına odaklanmaları gerekiyor. Bu yaklaşım, faaliyetlerin değerlendirilmesini ve iş birliği seviyelerinin belirlenmesini gerektiriyor.
Şirketler sürdürülebilirlik ve etik standartlarına daha fazla odaklanırken, tedarik zincirinin genel performansı artabiliyor. Ayrıca şeffaflık ve düzenleme gerekliliklerine uyum, şirketlerin itibarlarını korumalarına ve rekabet avantajı elde etmelerine yardımcı oluyor.
Tedarik zincirinde zorlukları aşmak için güvene dayalı iş birliği önem taşıyor
Şirketlerin sürdürülebilirlik, etik uygulamalar ve operasyonel mükemmeliyet gibi hedeflere ulaşmaları için iş birliğine odaklanmaları kritik önem taşıyor. Bu doğrultuda farklı departmanların ve ekiplerin bir araya gelerek ortak hedefler doğrultusunda çalışmaları gerekiyor.
İş birliği, farklı uzmanlık alanlarından gelen perspektiflerin bir araya gelerek daha yenilikçi ve etkili çözümler üretmesini sağlıyor. Aynı zamanda iş birliği, tedarik zinciri boyunca şeffaflık, güvenilirlik ve uyum sağlamak için de önem taşıyor.
BCI, günümüz tedarik zinciri zorluklarıyla başa çıkmak isteyen şirketler için başarılı iş birliklerinin anahtarının güven olduğunu belirtiyor.
İnsan hakları ve etik, sürdürülebilir tedarik zinciri yönetiminin temelini oluşturuyor
İnsan haklarına saygı, sürdürülebilir bir tedarik zinciri yönetiminin temel parçasını oluşturuyor. Bu nedenle şirketlerin, tedarik zincirlerindeki tüm paydaşların haklarını korumak için çaba göstermesi gerekiyor. Özellikle, doğrudan istihdam edilmeyen işçilerin, taşeronlar veya göçmen işçiler gibi hassas grupların haklarını güvence altına almak, tedarik zincirinin insan odaklı ve etik bir şekilde işlemesini sağlamak önem taşıyor. Bu nedenle, şirketlerin tedarikçileriyle yakın iş birliği içinde olması ve insan haklarına saygı ilkesine uygun hareket etmeleri önem taşıyor.