Hidrojen pazarı ihracatta yeni kapılar açacak

Hidrojen pazarı ihracatta yeni kapılar açacak

İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’nin 13’üncüsü, “Hidrojen Ekonomisinde Türkiye’nin Rolü” başlığı ile gerçekleştirildi.

İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO), sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında başlattığı İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’nin 13’üncüsü, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurumu (TENMAK) iş birliğiyle “Hidrojen Ekonomisinde Türkiye’nin Rolü” başlığı ile gerçekleştirildi. İSO Yönetim Kurulu Üyesi Vehbi Canpolat ev sahipliğinde düzenlenen etkinliğin açılış konuşmasında TENMAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Uğur Çevik yer alırken, Hidrojen Teknolojileri Derneği Başkanı Prof. Dr. İbrahim Dinçer de konuk konuşmacı olarak katıldı. Konuşmalar gerçekleştirildikten sonra gazeteci-yazar Ilgaz Gürsoy moderatörlüğünde düzenlenen panelde; TENMAK Hidrojen Teknolojileri Genel Sorumlusu Ragıp Kızıltaş, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Adnan Midilli ve TENMAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Uğur Çevik konuşmacı olarak yer aldı.

Hidrojen karbonsuzlaşmada dünya için kritik bir rol oynayacak

Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren İSO Yönetim Kurulu Üyesi Vehbi Canpolat, 2050 yılına kadar ‘net sıfır’ emisyon hedefine ulaşılabilmesi için hidrojenin kilit bir role sahip olduğunu ifade ederek “Denizcilik, havacılık gibi ulaşım sektörleri ile çelik, amonyak gibi endüstri sektörleri için hidrojen; uzun vadeli, ölçeklenebilir ve uygun maliyetli bir alternatif enerji kaynağı niteliğinde bulunuyor. Ayrıca hidrojen; yakıt, kimyasal ve enerji taşıyıcısı olarak kullanılabildiği için bu pazarları birbirine bağlayacağı ve temelden değiştireceği düşünülüyor. İşte bu nedenlerden ötürü 40’ın üzerinde ülke, hidrojen stratejilerini ve yol haritalarını açıkladı” dedi.

Canpolat, “Düşük emisyonlu hidrojenin hâlâ küresel hidrojen üretimi ve kullanımının %1’inden azını oluşturduğunu ve net sıfır emisyon senaryosuna uyum için 2030 yılına kadar bu miktarın 100 kattan fazla büyümesi gerektiğini düşündüğümüzde devletlerin daha güçlü bir politik irade göstermesi gerekiyor. Çünkü yapılan projeksiyonlara göre bugün 1,4 milyar dolar büyüklüğündeki hidrojen pazarı 2030 yılına kadar 12 milyar dolara yükselecek. Net sıfır hedefinin gerçekleşebilmesi için ise yaklaşık 112 milyar dolara ulaşması gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Yeşil hidrojene talep günden güne artıyor

Türkiye Enerji, Nükleer ve Maden Araştırma Kurulu’nun (TENMAK), Türkiye’nin rekabet gücünü artırmak ve sürekli kılmak amacıyla 2020 yılında faaliyet vermeye başladığını belirten TENMAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Uğur Çevik ise “Sera gazı emisyonlarının büyük kısmını oluşturan fosil yakıtlardan uzaklaşılmasıyla birlikte temiz ve sürdürülebilir enerjiye talep günden güne artıyor. Ulusal kalkınma ve refah seviyesini olumsuz yönde etkilemeden karbonsuzlaşma hedefine ilerlemenin en önemli araçlarından birini de hidrojen kullanımının yaygınlaştırılması oluşturuyor. Dünya genelinde ülkelerin açıkladıkları yol haritalarını göz önüne aldığımızda, önümüzdeki yıllarda yeşil hidrojene yönelik talebin artacağını görüyoruz. Yeşil hidrojenin maliyetlerinin düşmesi için üretim ile tasarımın basitleştirilmesi ve elektrolizör maliyetlerinin düşmesi gerekiyor” dedi.

Fosil kaynaklar denklemin dışına çıkıyor

Etkinliğe çevrim içi katılım sağlayan Hidrojen Teknolojileri Derneği Başkanı Prof. Dr. İbrahim Dinçer de yaptığı sunumda: “Hidrojen ekonomisi için sektörün dönüşümü noktasına dikkat çekmek istiyorum. Öncelikle insanlığın ihtiyaçlarına baktığımızda temiz hava, temiz gıda, temiz su, temiz enerji olduğunu görüyoruz. Ancak enerjiniz temiz değilse diğerlerinin de temiz kalması mümkün olmuyor. Dolayısıyla enerjinin mutlaka ve mutlaka temiz olması gerekiyor. Günümüze kadar olan süreçte enerji denkleminde yenilenebilir enerji, nükleer ve fosil kaynakları görmüştük. Fosil kaynaklar şimdi denklemin dışına çıkıyor. Denklemin içine hidrojen geliyor. Hidrojenin nasıl bir yol izleyeceğine bu tarihi süreç içinde tanık olacağız.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin kendi kaynaklarını üretmesi gerekiyor

Açılış konuşmalarının ardından gerçekleşen panelde ise TENMAK Hidrojen Teknolojileri Genel Sorumlusu Ragıp Kızıltaş, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Adnan Midilli ve TENMAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Uğur Çevik hidrojenin geleceği ve Türkiye ekonomisindeki rolünü ele aldı.

TENMAK Hidrojen Teknolojileri Genel Sorumlusu Ragıp Kızıltaş “Dünyanın yaşadığı bir iklim sorunu var ve bu doğrultuda hazırlanan mevzuatlar var. İklim sorununu aşmak için hidrojen bir alternatif sunuyor. Hidrojen enerji dönüşümü sürecinde en önemli enstrümanlardan biri ve hidrojen teknolojilerine yönelik ilgi artıyor. Hidrojen; depolanabiliyor, taşınabiliyor ve başka enerji türlerine dönüştürülebiliyor. Üstelik çevreye bir zararı yok. Türkiye’nin jeopolitik konumu göz önüne alınacak olduğunda hidrojen konusunda pek çok avantaja sahip olduğu görülüyor ve bu fırsatı kaçırmamamız gerekiyor” dedi.

İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Adnan Midilli ise “Hidrojen alanında gelişmemiz için dört temel noktaya odaklanmamız gerekiyor: Bilgi, teknoloji, sanayi ve endüstriyelleşme. Eğer bilgiyi bir kenara bırakır ve hidrojeni ithal etmeye kalkarsak yetersiz kalırız. Bilgi, az önce saydığım dört temel noktanın kesişiminde yer alıyor. Bilgiyi üniversiteler üretiyor. Dolayısıyla eğer bir hidrojenleşme sürecinden bahsediyorsak, bir hidrojen ekosistemi kuracaksak, bütün bunların odağında üniversitelerin olması lazım. Bu dört temel noktayı hayata geçirmemiz lazım. Türkiye bunları sağlarsa Avrupa’nın en büyük hidrojen tedarikçisi olur. Türkiye’nin geleceği bu anlamda çok parlak. Ama eğer başaramazsak, üretemediğimiz teknolojiye muhtaç kalırız” ifadelerini kullandı.

Hidrojenden Türkiye’nin etkin bir şekilde faydalanabilmesi için kendi kaynaklarını oluşturması gerektiğine dikkat çeken TENMAK Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Uğur Çevik “Hidrojen üç ana süreçten oluşuyor: Üretilmesi, kullanılması ve depolanması. Üretilmesi kadar depolanması da çok önemli ve hidrojeni depolamak kolay değil. Bunu gerçekleştirebilmek için farklı bir teknolojiye ihtiyaç duyuluyor. Üç ana sürecin tamamında kendi teknolojimize sahip olup kullanabilmemiz lazım. Bununla birlikte temel bilimlerde yetişen insanların bu alana yönlendirilmesi lazım. Ama bu süreç sanayi ve üniversite iş birliği içerisinde gerçekleştirilmeli” dedi.

Etkinlik, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.

Panelin kaydına buradan ulaşabilirsiniz.

 

 

Paylaş