“Kömürden Çıkışın Finansmanı: Türkiye Örneği” raporu, Türkiye’de kömürden çıkış senaryolarının maliyetini inceliyor.
Sürdürülebilir Ekonomi ve Finans Araştırmaları Derneği (SEFiA) ile E3G iş birliğiyle hazırlanan “Kömürden Çıkışın Finansmanı: Türkiye Örneği” raporu, Türkiye’nin kömürden çıkış maliyetini ve gelecek senaryolarını ele alıyor.
Rapor, santrallerin geleceğini ve kömürden çıkışın finansmanını değerlendirmek üzere iki ana senaryo altında inceleme yapıyor. Birinci senaryoda, santrallerin devreye alındığı tarihten itibaren 40 yıl boyunca faaliyet göstereceği öngörülüyor. İkinci senaryo ise lisans süresinin sona ermesine kadar olan dönemi kapsıyor. Rapor, her bir santralin 2030 yılına kadar faaliyetini sonlandırması durumunda, çıkış planı doğrultusunda devreden çıkarılması durumunda, santrallerin gelir kayıplarının 94 milyar dolar seviyesinde olacağını hesaplıyor.
Rapor, Türkiye’de uygulanacak karbon fiyatını AB Emisyon Ticaret Sistemi‘ndeki (AB ETS) mevcut karbon fiyatının üçte biri olarak öngörüyor. 2035 sonrası için ise bu fiyat AB ETS’sinin ancak yarısına kadar yükseliyor. Ancak bu düşük seviyedeki karbon fiyatı bile santrallerin zarar etmesine neden oluyor. Rapora göre santrallerin bu koşullar altında çalışması durumunda, zararın boyutu 40 yıllık senaryoda 13,5 milyar dolar, lisans sonuna kadar çalışmaları durumunda ise 44,5 milyar dolara ulaşıyor.
Kömürden çıkış senaryosuna göre, 2021-2035 döneminde elektrik üretiminde yerli kaynakların payı yüzde 51,3’ten yüzde 73’e yükseliyor. Oysa olağan senaryoda, yerli kaynakların payı 2035 yılında ancak yüzde 59,2’ye ulaşıyor.
Santrallerin lisans sürelerinin sonuna kadar işletmede kalacakları süre boyunca ortalama yıllık sağlık maliyetinin ise 10 milyar dolar seviyesinde olduğu görülüyor.
Raporda kömürden çıkış için bugün uluslararası arenada Türkiye’nin de faydalanabileceği Kömür Emeklilik Mekanizması ya da Kömür Dönüşüm Mekanizması gibi birçok düzenleme bulunduğu belirtiliyor. Örneğin Güney Afrika, Vietnam ve Endonezya gibi ülkeler JETP’ler vasıtasıyla dönüşüm için finansman kaynaklarına erişebiliyor.
Rapor, Türkiye’nin yeni kömürlü termik santral planlaması yapmak yerine hem enerjide arz güvenliğini korumak hem yüksek borç oranlarına sahip bir sektör olan elektrik sektörünün devamlılığını sağlamak ve bu sektörde yaşanacak bir krizin bankacılık sektörü ve girdi sağlayan ikincil sektörleri de etkileyerek ekonomisini tehdit etmesinin önüne geçmek için, bu konuda bir an önce harekete geçerek net sıfır hedefi ile taahhüt etmiş olduğu geçişin planlamasını yapması gerektiğini ifade ediyor.