ESG yatırımları daha yüksek getiri sağlıyor

ESG yatırımları daha yüksek getiri sağlıyor

“Sürdürülebilirlik Megatrendleri” raporu, yatırımcıların yüzde 78’inin ESG fonları için daha yüksek ücretler ödemeye hazır olduğunu ortaya koyuyor.

Cushman & Wakefield tarafından yayımlanan “Sürdürülebilirlik Megatrendleri” raporu, Çevresel, Sosyal ve Yönetişim (Environmental, Social, Governance, ESG) alanında yedi temel eğilimin sektörlerdeki entegrasyonu nasıl şekillendirdiğini ortaya koyuyor. Rapora göre, ESG yatırımları yatırımcılar ve şirketler için önemli finansal fırsatlar sunuyor.

Rapordaki 250 kurumsal yatırımcıyla yapılan ankete göre, katılımcıların yüzde 60’ı ESG yatırımlarının daha yüksek performans getirisi sağladığını belirtirken, yüzde 78’i bu fonlar için daha yüksek ücretler ödemeye istekli olduğunu ifade ediyor. Rapor, ESG performansı güçlü olan şirketlerin daha fazla yatırım çektiğine dikkat çekiyor.

Bununla birlikte Bina Performans Standartları (Building Performance Standards, BPS), gayrimenkul sektöründe enerji verimliliği ve sürdürülebilirlik için yeni kriterler belirliyor. Belirlenen standartlar, binaların çevresel etkisini düzenleyerek enerji tüketimini, karbon emisyonlarını ve genel performansı iyileştirmeyi amaçlıyor. Daha fazla hükümetin BPS’yi benimsemesiyle, şirketlerin bu gereksinimlere uyum sağlaması bekleniyor.

ESG raporlama kriterlerine uymayan şirketler rekabet gücünü kaybedebilir

Dünya genelinde zorunlu ESG raporlama gerekliliklerinin artmasıyla, şirketlerin çevresel ve sosyal etkilerini beyan etmeleri zorunlu hale geliyor. Raporlama standartlarına uyum sağlamayan şirketler mali cezalar ve itibar kaybı gibi sorunlarla karşı karşıya kalabiliyor.

Dünya ekonomisinin düşük karbonlu bir modele geçişi, sektörlerde büyük değişimlere yol açıyor. Şirketler, karbon ayak izlerini azaltmak için yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırım yapıyor ve karbonsuzlaşma stratejileri uyguluyor.

Rapor, yeşil kira sözleşmelerinin şirketlerin kiracılarla sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşma yolunda stratejik bir araç haline geldiğine de dikkat çekiyor. Yapılan sözleşmeler, kiracıların enerji verimliliği, atık azaltma ve sürdürülebilir kaynak sağlama gibi ESG kriterlerine uymasını gerektiriyor.

Dijital dönüşüm ise ESG girişimlerini ilerletmede kritik bir rol oynuyor. Şirketler, karbon emisyonlarını izlemekten enerji kullanımını optimize etmeye kadar çeşitli sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak için nesnelerin interneti, yapay zekâ ve veri analitiği gibi teknolojilerden yararlanıyor.

Risk değerlendirmesi uzun vadeli sürdürülebilirliği sağlıyor

İklimle ilgili afetlerin artmasıyla birlikte, şirketler iklim risklerini değerlendirmeyi ve azaltmayı ESG stratejilerinin bir parçası haline getiriyor. Böylece şirketler, varlıklarını korumanın yanı sıra, özellikle riskli bölgelerdeki şirketlerin uzun vadeli sürdürülebilirliğini de güvence altına alıyor.

Rapor, bu trendlere uyum sağlayan şirketlerin, riskleri azaltmanın yanı sıra küresel sürdürülebilirlik eğilimleriyle uyumlu fırsatları da değerlendirebileceğine dikkat çekiyor. Ankete katılan yatırımcıların yüzde 88’i, şirketlerin ESG programlarını proaktif olarak geliştirmelerini bekliyor ve bu yönde hareket eden şirketlerin gelecekteki finansal performansları açısından iyi bir konumda olacakları öngörülüyor.

 

Paylaş