Dünya Bankası tarafından hazırlanan iki farklı rapor, Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçiş sürecine yönelik bir yol haritası sunuyor.
Dünya Bankası tarafından hazırlanan “AB’nin Küresel Değer Zinciri Ekosisteminde Türkiye’nin Döngüsel Ekonomiye Geçiş Raporu“, Türkiye’nin küresel piyasalardaki rekabet gücünü artırmak ve ekonomik şoklara karşı dirençli bir yapı oluşturmak amacıyla döngüsel ekonomi ilkelerine geçiş sürecini inceliyor.
Rapor, Türk firmalarının döngüsel ekonomiye uyum sağlaması için gerekli olan kısa vadeli önceliklere ve uzun vadeli fırsatlara dikkat çekiyor. Avrupa Birliği’nin (AB) döngüsel ekonomi odaklı dönüşümü, Türkiye için stratejik bir fırsat olarak değerlendirilirken, bu süreçte atılacak adımların ihracatı ve ekonomik dayanıklılığı artıracağı belirtiliyor.
Raporda, Türk firmalarının döngüsel ekonomiye geçişi için “hafif geçiş” ve “iddialı geçiş” olmak üzere iki temel senaryo öneriliyor.
Hafif geçiş senaryosu, mevcut üretim süreçlerinin daha verimli kullanılmasını, yeniden kullanımın teşvik edilmesini ve geri dönüşüm oranlarının artırılmasını hedefliyor. İddialı geçiş senaryosu ise ürünlerin, iş modellerinin ve finansman yapılarının kapsamlı bir şekilde yeniden tasarlanmasını içeriyor. Her ne kadar bu yaklaşım çeşitli riskler barındırsa da inovasyon ve yüksek katma değerli üretim sayesinde uzun vadede büyük kazançlar sağlanabileceği ifade ediliyor.
Raporda, dönüşüm sürecinde tüm sektörlere aynı modelin uygulanamayacağı ve bazı sektörlerin döngüsel ekonomiye daha hızlı uyum sağlayabileceği, bazılarının ise dışsal faktörlere bağlı olarak daha kademeli bir dönüşüm sürecinden geçmesi gerektiği belirtiliyor. Bu nedenle, uyarlanabilir dönüşüm stratejilerinin geliştirilmesi önem taşıyor. Ayrıca inovasyon odaklı büyüme ve küresel değer zincirlerinde liderlik rolü üstlenebilecek sektörlerin ön plana çıkarılması öneriliyor.
Türkiye döngüsel ekonomiye geçişte lider bir konuma ulaşabilir
Rapor, döngüsel ekonomiye geçişte kısa vadede atılması gereken üç temel adıma dikkat çekiyor.
Kaynak verimliliği ve teknoloji kullanımı ile firmaların geri dönüştürülmüş ham maddeye erişimini artırmak ve dijital izleme altyapılarını yaygınlaştırmak gerekiyor.
Küçük ölçekli firmalara ve küresel değer zincirlerindeki alt tedarikçilere dönüşüm maliyetlerini karşılaması için hedefe yönelik finansman modelleri ve ortak altyapı çözümleri sunulması da önem taşıyor.
Son olarak, AB ile mevzuatlarda uyumun sağlanması ve kamu-özel sektör iş birliklerinin artırılması gerekiyor. Türkiye’nin AB düzenlemelerine uyum sağlarken, aynı zamanda Türk firmalarının ihtiyaçlarını dikkate alan politikalar geliştirmesi öneriliyor.
Rapor, Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçişinde lider bir konum elde etme potansiyeline sahip olduğunu da vurguluyor. Özellikle tekstil ve plastik geri dönüşümü gibi alanlardaki başarılı uygulamalar, Türkiye’nin bu süreçteki yetkinliğini ortaya koyuyor. AB’nin Horizon Europe gibi projelere katılımının, Türk firmalarının yenilikçi ve çevre dostu çözümler geliştirmesini kolaylaştırdığı belirtiliyor.
Uzun vadeli bir yaklaşım sergilenmesi, firmaların rekabetçiliğini artırabilir
Uzun vadede ise Türkiye’nin başarılı bir döngüsel ekonomiye geçişi için yeşil beceri ve farkındalık gelişimi, inovasyon ekosistemi oluşturma ve tutarlı uzun vadeli politikaların oluşturulması olmak üzere üç temel adım öneriliyor:
Bu kapsamda firmaların, çalışanların ve toplumun döngüsel ekonomi konusunda bilinçlendirilmesi ve gerekli becerilerin kazandırılması gerektiği vurgulanıyor.
Bununla birlikte Ar-Ge, yeni iş modelleri ve çevresel sürdürülebilirliği destekleyen finansman ve teşvik mekanizmalarının geliştirilmesi öneriliyor.
Ayrıca hükümetin döngüsel ekonomiye geçişine yönelik uzun vadeli bir vizyon sunması ve özel sektörü bu konuda teşvik etmesi de gerekiyor.
Rapor, Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçişinde esnek ve vizyoner bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini vurguluyor. Bu dönüşümün sadece bir zorunluluk değil, aynı zamanda Türk firmalarının küresel piyasalarda daha rekabetçi hale gelmesi için de büyük bir fırsat olduğu ifade ediliyor.
Döngüsel ekonomiye geçiş sürecinde politika ve yatırımların önceliklendirilmesi gerekiyor
Dünya Bankası tarafından hazırlanan “Türkiye’de Döngüsel Ekonomiye Geçişin Ekonomik, Ticari ve Sınai Etkileri” raporu ise, benzer şekilde Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçiş sürecindeki fırsatları ve zorlukları inceliyor.
Rapor, Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçiş ile ekonomik, ticari ve sanayi politikalarında önemli etkiler yaratabileceğini belirtiyor. Bunun gerçekleştirilebilmesi için Türkiye’nin küresel ekonomideki değişimlere uyum sağlayarak rekabet gücünü koruması, mevcut engellerin aşılması ve potansiyel olumsuz etkilerin hafifletilmesi adına doğru politika ve yatırımların önceliklendirilmesi gerekiyor. Özellikle döngüsel ekonomi yatırımlarını sınırlayan beceri eksiklikleri gibi mevcut bariyerlerin aşılması kritik bir önem taşıyor.
Rapora göre, Türkiye’de döngüsel ekonomi hedeflerine ulaşmak için talep ve arz odaklı politikaların bir kombinasyonuna ihtiyaç duyuluyor. Örneğin talep tarafındaki önlemler, özellikle metalik olmayan minerallerin kullanımını azaltmada etkili olurken, arz tarafındaki önlemler metal cevherlerinin geri dönüşüm oranını artırmak için daha uygun olabilir. Türkiye’nin kaynak kullanımında metalik olmayan minerallerin yüksek payı, ekonomik büyümeden kaynak kullanımını tamamen ayırmayı karmaşık hale getirse de döngüsel ekonomi politikalarıyla kaynak kullanımını azaltmak, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadele hedeflerine ve Ulusal Katkı Beyanı doğrultusundaki taahhütlerine ulaşmasına önemli katkılar sağlayabilir.
Ayrıca Türkiye’nin döngüsel ekonomi geçiş sürecinde stratejik bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor. Kısa vadede, kaynak verimliliği sağlayan teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılması, yatırım engellerinin aşılması ve hem AB ile hem de Türkiye içindeki paydaşlar arasında koordinasyonun artırılması gerekiyor.
Uzun vadede ise, yeşil becerilere yönelik yatırımların artırılması, döngüsel ekonomi hakkında farkındalığın yükseltilmesi, Ar-Ge ve yeni iş modellerinin teşvik edilmesi önem kazanıyor. Ayrıca özel sektör yatırımlarını teşvik etmek için döngüsel ekonomiye geçişe yönelik uzun vadeli bir taahhüt sunması da önem taşıyor.
Rapor, Türkiye’nin döngüsel ekonomiye geçiş sürecindeki başarısının, yakın zamanda tamamlanması beklenen Döngüsel Ekonomi Strateji ve Eylem Planı’nın etkili bir şekilde hayata geçirilmesine bağlı olduğuna da dikkat çekiyor.
Döngüsel Ekonomi Strateji ve Eylem Planı’nın AB’nin Döngüsel Ekonomi Eylem Planı ile uyumlu olması, düzenleyici, mali ve yatırım odaklı geniş bir önlem programını içermesi gerekiyor. Uzun vadeli gerçekçi hedeflerin, kısa, orta ve uzun vadede somut eylemlerle desteklenmesi ve özel sektör yatırımları için güven ortamının sağlanması gerekiyor. Ayrıca döngüsel ekonomi göstergelerine yönelik izleme, raporlama ve doğrulama sisteminin, stratejinin ve eylem planının güvenilirliğini artıracağı ifade ediliyor.
Rapora göre, döngüsel ekonomi politikalarının uygulanmasıyla Türkiye’nin 2020 seviyelerine kıyasla 2030 yılına kadar emisyonlarını yüzde 28 oranında azaltmasına katkı sağlayabileceği, kaynak kullanımını yüzde 14 oranında azaltabileceği ve AB’nin döngüsel ekonomi politikalarına uyum sağlayan Türk şirketlerinin, ihracatta avantaj elde edebileceği belirtiliyor.