Uluslararası Enerji Ajansı’nın “Küresel Enerji Değerlendirmesi 2025” raporu, 2024 yılı küresel enerji eğilimlerini kapsamlı bir şekilde ele alıyor.
Uluslararası Enerji Ajansı’nın (International Energy Agency, IEA) yayımladığı “Küresel Enerji Değerlendirmesi 2025” raporuna göre, 2024 yılı dünya enerji piyasası açısından kritik gelişmelere sahne oldu.
Küresel enerji talebi, 2024’te yüzde 2,2 artarak son on yılın ortalamasının üzerinde bir büyüme gösterdi. Talepteki bu artışın en büyük itici gücü, elektrik sektöründeki yükseliş oldu. Elektrik talebi yüzde 4,3 oranında artarak, küresel Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’daki (GSYH) yüzde 3,2’lik büyümenin üzerine çıktı. Aşırı sıcaklıklar, elektrifikasyon süreçleri ve dijitalleşme gibi etkenler bu artışta belirleyici oldu.
2024 yılında küresel enerji arzındaki büyümenin yüzde 38’i yenilenebilir enerji kaynaklarından geldi. Yenilenebilir enerji kaynaklarını yüzde 28 ile doğalgaz, yüzde 15 ile kömür, yüzde 11 ile petrol ve yüzde 8 ile nükleer enerji takip etti.
Yenilenebilir kaynaklardan elde edilen elektrik üretimi, küresel elektrik üretiminin yüzde 32’sini oluşturdu. 2024 yılında yaklaşık 700 gigawatt (GW) yeni yenilenebilir enerji kapasitesi devreye alındı ve bunun yüzde 80’i güneş enerjisine dayalı oldu.
Küresel enerji talep artışının yüzde 80’den fazlası gelişmekte olan ve yükselen ekonomilerden kaynaklandı. Çin’de enerji talebi artışı yüzde 3’ün altına gerileyerek 2023’teki oranın yarısına düştü. Ancak bu yavaşlamaya rağmen, Çin 2024 yılında mutlak değer olarak en fazla enerji talebi artışı yaşayan ülke oldu. Hindistan Çin’i takip etti; Hindistan’daki artış, gelişmiş ekonomilerin toplamından fazla gerçekleşti.
ABD, Çin ve Hindistan’ın ardından en yüksek mutlak enerji talebi artışı yaşayan üçüncü ülke olurken, Avrupa Birliği (AB) ise 2021’deki pandemi sonrası toparlanma hariç olmak üzere, 2017’den bu yana ilk kez enerji talebinde büyüme kaydetti.
Petrol talebi 50 yılın en düşük payına geriledi
2024 yılında küresel petrol talebi artışı bir önceki yıla göre yavaşlayarak yüzde 0,8 olarak gerçekleşti. Böylece petrolün küresel enerji tüketimindeki payı yüzde 30’un altına inerek 50 yıl sonra ilk kez bu eşiğin altında seyretmiş oldu. 1970’lerin başında bu oran yüzde 46 seviyesindeydi.
Petrol talebi bölgesel ve sektörel farklılıklar gösterdi. Yol taşımacılığında petrol talebi azaldı; Çin’de yüzde 1,8 ve gelişmiş ekonomilerde yüzde 0,3 oranında düşüş kaydedildi. Buna karşılık, havacılık ve petrokimya sektörlerinde petrol talebi artış gösterdi.
Doğalgaz talebi yeniden yükselişe geçti
Fosil yakıtlar arasında en güçlü büyüme doğalgazda yaşandı. 2024’te doğalgaz talebi, son 10 yılın ortalama yıllık artışının üzerine çıktı ve yüzde 2,7 oranında artarak 115 milyar metreküp yükseldi.
Çin, doğalgaz talebinde yüzde 7’nin üzerinde bir artış gösterdi. Aynı şekilde Hindistan ve Güneydoğu Asya ülkeleri de güçlü bir büyüme sergiledi. ABD’de doğalgaz tüketimi yüzde 2 arttı. Avrupa Birliği’nde ise doğalgaz tüketimi özellikle sanayi sektöründe ılımlı bir artış gösterdi.
Elektrik talebinde tarihi artış yaşandı
Küresel kömür talebi yüzde 1 oranında artış gösterdi. Bu artışın ana sebebi, rekor sıcaklıkların elektrik talebini artırması ve soğutma amaçlı enerji ihtiyacını yükseltmesiydi. Çin ve Hindistan, bu artışın büyük kısmından sorumlu oldu. İki ülke, 65 milyon ton kömür eşdeğeri artışın neredeyse tamamını oluşturdu.
Çin’in küresel kömür tüketimindeki payı yüzde 58 ile rekor seviyeye ulaştı.
Küresel elektrik tüketimi ise 2024 yılında yaklaşık 1.100 teravatsaat (TWh) arttı ve küresel tarih boyunca resesyon dışı dönemlerdeki en büyük yıllık artış oldu.
Çin dışında gelişmekte olan diğer ekonomilerdeki elektrik talebinde yüzde 4’lük büyüme kaydedildi. Gelişmiş ekonomilerde ise elektrik talebi yeni bir zirveye ulaştı. Talep artışının yaklaşık yüzde 60’ı soğutma, aydınlatma ve ev içi kullanım gibi alanlarda gerçekleşti.
Elektrikli araçlar ve veri merkezleri enerji tüketimini artırdı
Elektrikli araç satışları ise 2024’te yüzde 25 artarak 17 milyon adedi aştı. Böylece dünya çapında satılan her beş araçtan biri elektrikli oldu.
Diğer yandan, veri merkezleri de küresel enerji tüketimini etkileyen önemli bir unsur haline geldi. Veri merkezlerinin kurulu gücü yüzde 20 artarak 15 GW seviyesine ulaştı. Bu artışın büyük bölümü ABD ve Çin’de gerçekleşti. Özellikle yapay zekâ uygulamaları ve bulut bilişim alanındaki büyüme, veri merkezlerinin enerji ihtiyacını daha da yukarı çekti.
Karbondioksit emisyonları, ekonomik büyümeden ayrışıyor
2024’te küresel ekonomi yüzde 3’ten fazla büyürken, küresel enerjiye bağlı karbondioksit (CO₂) emisyonları yalnızca yüzde 0,8 arttı.
Çin’de kişi başı emisyonlar, gelişmiş ekonomilere kıyasla yüzde 16 daha arttı ve dünya ortalamasının iki katına yaklaştı. Buna karşın, gelişmiş ekonomilerde emisyonlar yüzde 1,1 düşerek 10,9 milyar ton seviyesine geriledi. Bu seviye, söz konusu ülkelerin ekonomilerinin üçte bir büyüklüğünde olduğu 1970’lerin ortalarındaki seviyelere karşılık geliyor.
Enerji yoğunluğunda gerileme devam ediyor
Enerji yoğunluğu ise son yıllarda beklenen ölçüde iyileşme gösteremedi. 2010-2019 arasında yıllık ortalama yüzde 2 oranında iyileşme gösteren enerji yoğunluğu, 2019-2023 döneminde yıllık yüzde 1,2’ye ve 2024’te ise yüzde 1’e kadar geriledi.
Bu yavaşlamanın arkasındaki nedenler arasında, Çin ve Hindistan gibi büyük gelişmekte olan ülkelerdeki üretim ve yatırım ağırlıklı büyüme modelleri, aşırı sıcaklıklar nedeniyle artan enerji ihtiyacı ve hidroelektrik üretimdeki zayıf performans yer aldı.