Avrupa Birliği (AB) binalardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik hazırladığı Binalarda Enerji Performansı Direktifi’ni yeniliyor. Yeni yasa teklifine göre, bina stokunun yüzde 30’unu oluşturan en enerji verimsiz binalar ve en düşük enerji derecesine (F veya G) sahip yaklaşık 60 milyon bina 2033 yılına kadar yenilenecek.
Avrupa Birliği’nin karbondioksit emisyonlarının yaklaşık yüzde 36’sı evler, okullar, hastaneler ve ofisler tarafından üretiliyor ve bu binalar aynı zamanda AB’nin enerji tüketiminin yüzde 40’ını oluşturuyor. Binalardan kaynaklı sera gazı emisyonlarını azaltmak için harekete geçen AB’nin yeni yasa teklifi şu maddelerden oluşuyor:
- En kötü performans gösteren binalara yenileme zorunluluğu getirilecek: AB ilk defa binalar için minimum enerji standartları getiriyor. Bu kapsamda bina stokunun yüzde 30’unu oluşturan en enerji verimsiz binalar veya en düşük enerji derecesine (F veya G) sahip yaklaşık 60 milyon bina 2033 yılına kadar yenilenecek.
- 2030 yılına kadar tüm yeni binalarda, binalar kullanıma başladıktan sonra ısınma veya soğutma kaynaklı emisyonlar sıfırlanacak: İyi yalıtımlı ve yalnızca yenilenebilir enerji kaynaklarından elektrik kullanılacak. Yeni kamu binaları 2027 yılına kadar sıfır emisyonlu olacak.
- Fosil yakıtla ısınma devri sona eriyor: AB ülkelerinin 2027’den itibaren fosil yakıtlı kazan kurulumları için sübvansiyon sağlamasına artık izin verilmeyecek ve binalarda fosil yakıt kullanımı yasaklanabilecek. Ülkelerin en geç 2040 yılına kadar ısınma ve soğutmada fosil yakıtların kullanımdan kaldırılması için yol haritaları geliştirmeleri gerekiyor.
- Yaşam döngüsü boyunca binaların karbon emisyonları hesaplanacak: Bir binanın tüm ömrü boyunca malzemelerinden, yapımından ve kullanımından kaynaklanan karbon emisyonlarının 2030’dan itibaren tüm yeni binalar için hesaplanması ve açıklanması gerekecek.
AB’de aşırı enerji tüketen 30 milyondan fazla bina var
Binalarda Enerji Performansı Direktifi, Avrupa Yeşil Mutabakatı ve Fitfor55 hedeflerinin bir parçasını oluşturuyor ve Temmuz 2021’de kabul edilen Mutabakat’ın diğer bileşenlerini tamamlayarak Avrupa Birliği ülkelerinde 2050 yılına kadar sıfır emisyonlu bir bina stokuna ulaşma vizyonunu güçlendiriyor. Şu anda AB’de ortalama binalardan en az 2,5 kat daha fazla enerji tüketen 30 milyondan fazla bina bulunuyor. Aşırı enerji tüketimi evlerdeki enerji faturalarının yükselmesine de neden oluyor. Enerji verimliliği açısından performansı en düşük evlerde yaşayan ve bu nedenle enerji yoksulluğuyla karşı karşıya kalan insanlar, binaların enerji performansının iyileştirilmesiyle hem enerji faturalarını düşürebilecek hem de piyasa fiyat artış ve dalgalanmalarından korunabilecek.
Evlerin ve diğer binaların yenilenmesini teşvik etmenin ekonomik toparlanmayı desteklediğini ve yeni iş fırsatları yarattığını belirten AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Frans Timmermans, Binalarda Enerji Performansı Direktifi’nin öncelikli olarak en kötü performans gösteren binalara odaklanarak en uygun maliyetli yenilemelere öncelik vereceğini ve enerji yoksulluğuyla mücadele etmeye yardımcı olacağını belirtiyor. AB Komisyonu Enerjiden Sorumlu Üyesi Kadri Simson ise binalarda enerji verimliliği uygulamalarının yükselen enerji fiyatlarına da etkili bir yanıt oluşturacağını vurguluyor.
Enerji yoksulluğu nedir?
AB tarafından yenilenen Binalarda Enerji Performansı Direktifi’nin mücadele ettiği alanlardan biri olan enerji yoksulluğu temelde insanların modern enerji hizmetlerine yeterli veya hiç erişimi olmaması ya da enerjiye ulaşım sağlandığı halde enerji kaynaklarından yeteri kadar faydalanılamaması anlamına geliyor. Dünya Bankası, UEA, UNDP, AB gibi uluslararası kurumların yaptığı araştırmalara göre bir hanenin enerji harcamaları aylık veya yıllık bütçesinin yüzde 25’ini aştığında o hane enerji yoksulu olarak nitelendiriliyor. Elektrik sektörü açısından bakıldığında ise aylık 100 kWh, yıllık 1200 kWh’dan daha az elektrik tüketen ya da toplam bütçesinin yüzde 10’undan fazlasını elektrik giderleri için ayıran hane halkları elektrik yoksulu olarak adlandırılıyor.