Ambalaj sektörü yeni düzenlemelere nasıl uyum sağlayabilir?

Ambalaj sektörü yeni düzenlemelere nasıl uyum sağlayabilir?

Çevresel sürdürülebilirliğin küresel ölçekte bir öncelik haline gelmesiyle birlikte ambalaj sektörü üzerindeki baskı da artıyor.

Dünya genelinde plastik kullanımının azaltılması ve sektörde geri dönüşümün artırılarak atıkların azaltılmasına ilişkin yeni düzenlemeler hayata geçiriliyor. Örneğin, Birleşik Krallık’ta Nisan 2022’de yürürlüğe giren Plastik Ambalaj Vergisi ile %30’dan daha az geri dönüştürülmüş içeriğe sahip plastik ambalajlar için üretici ve ithalatçılara ton başına 200 sterlinlik bir vergi uygulanıyor.

Benzer şekilde, Avrupa Birliği’nin Temmuz 2021’de uygulamaya koyduğu Tek Kullanımlık Plastikler Direktifi pipet, çatal-bıçak takımı ve tabaklar gibi bazı tek kullanımlık plastik ürünleri yasaklıyor. Direktif aynı zamanda 2025 yılına kadar plastik şişelerin en az %25 geri dönüştürülmüş plastik içermesini zorunlu kılıyor.

Ambalaj sektörü için bu gelişmeler ürünlerin tasarımı, üretimi ve bertaraf edilme süreçlerinde önemli bir değişimi gerektiriyor. Dolayısıyla şirketlerin üretimde sürdürülebilir materyallerin temin edilmesinden, kullanım sonrasında ürünlerin geri dönüştürülebilir olmasına kadar ambalajların tüm yaşam döngüsünü dikkate alması gerekiyor.

İnovatif çözümler ambalaj sektöründe sürdürülebilirliği sağlıyor

Fosil yakıtlardan elde edilen plastikler, çevre kirliliğine yönelik en önemli risklerden birini oluşturuyor. Olumsuz çevresel etkilerin azaltılması için şirketlerin çevre dostu ve yeni düzenlemelere uygun alternatiflere yönelmesi gerekiyor.

Mısır nişastasından elde edilen polilaktik asit (PLA) gibi biyolojik olarak parçalanabilir ve kompostlanabilir malzemeler giderek daha fazla ilgi görüyor. Bu malzemeler, çevrede doğal olarak çözünerek atıkların azaltılmasına yardımcı oluyor. Ayrıca deniz yosunu veya tarımsal atıklardan yapılan bitki bazlı ambalajlardaki gelişmeler, gelecek için potansiyel çözümler sunuyor.

Geri dönüştürülebilir malzemelerin geliştirilmesi de bir başka yenilik alanı olarak değerlendiriliyor. Örneğin, şirketler geri dönüşümü kolaylaştırmak için tek tip plastikten yapılmış mono-malzemelerden ambalajlar üretmeye çalışıyor. Böylelikle geri dönüşüm süreci basitleştiriliyor ve ambalajın doğru şekilde işlenip yeniden kullanılması sağlanıyor.

Döngüsel ekonomi sektör için önem taşıyor

Döngüsel ekonomi uygulamalarını benimsemek de ambalaj sektörünün yeni düzenlemeler karşısında başarılı olabilmesi için hayati önem taşıyor. Bu doğrultuda, ambalajın kolayca sökülebilmesi ve farklı bileşenlerinin ayrı ayrı geri dönüştürülebilmesini sağlayan demontaja yönelik tasarım (design for disassembly) stratejisi önemli bir rol oynuyor. Örneğin, farklı malzemelerden yapılmış çıkarılabilir etiket ve kapaklara sahip bir şişe, bu parçaların kolayca ayrılabilmesi durumunda daha etkili bir şekilde geri dönüştürülebiliyor.

Üreticileri, ürünlerinin tüm yaşam döngüsünden sorumlu tutarak geri alım, geri dönüşüm ve nihai bertaraf gibi süreçleri kapsayan Genişletilmiş Üretici Sorumluluğu (GÜS) uygulamaları da giderek yaygınlaşıyor. GÜS’ün yaygınlaşması, şirketleri sürdürülebilir ambalaj tasarımlarına ve geri dönüştürülebilir malzemelere yönlendirmeye teşvik ederken döngüsel ekonomi uygulamalarının da benimsenmesine katkıda bulunuyor.

Bununla birlikte geri dönüşüm altyapısına ve teknolojilerine yatırım yapmak da büyük önem taşıyor. İleri düzey ayırma ve işleme tesisleri, geri dönüşüm operasyonlarının verimliliğini ve etkinliğini artırarak daha fazla malzemenin geri kazanılmasını ve yeniden kullanılmasını sağlayabiliyor. Dolayısıyla kamu ve özel sektör paydaşları iş birliğiyle bu tesislerin geliştirilmesi, şirketlerde çevre dostu uygulamaları artırırken yükümlülüklere de uyum sağlamasına yardımcı oluyor.

Tüketicinin katılımı sürdürülebilirliğe katkı sağlıyor

Tüketici farkındalığının artırılması da ambalaj sektörünün değişen düzenlemelere uyum sağlamasında önemli rol oynuyor. Açık etiketleme ve iletişim bu noktada kritik önem taşıyor. Ürünlerin geri dönüştürülebilir, kompostlanabilir veya biyolojik olarak parçalanabilir olup olmadığını belirten, kolay anlaşılır geri dönüşüm talimatları içeren etiketler ile tüketicilerin bilinçli kararlar alması ve ambalajları doğru şekilde ayrıştırması sağlanabiliyor.

Ayrıca şirketlerin dijital platformları kullanarak tüketicilerle etkileşime geçmesi de çevresel bilincin artırılmasında önemli rol oynuyor. Sosyal medya kampanyaları, etkileşimli web siteleri ve mobil uygulamalar ile sürdürülebilir uygulamalar teşvik edilebiliyor. Örneğin, tüketicilerin geri dönüşüm merkezlerini bulmasını veya ürünlerin geri dönüştürülebilir olma durumunu kontrol etmesini sağlayan barkod tarama uygulamaları, geri dönüşüme yönelik aksiyon alınmasını önemli ölçüde artırabiliyor.

 

 

Paylaş