Çelik sektöründe Türkiye’nin rekabetçiliğini koruyabilmesi için yeşil enerji yatırımları gerçekleştirmesi, uluslararası düzenlemelere uyum sağlaması ve geri dönüşüm oranlarını artırması gerekiyor.
Çelik sektörü, küresel karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 7’sinden sorumlu olan en büyük sanayi sektörlerden birini oluşturuyor. Küresel net sıfır hedeflerine ulaşmak için çelik sektörünün de büyük ölçekli bir dönüşümden geçmesi gerekiyor. Nitekim dünya genelindeki çelik üreticileri karbonsuzlaşma hedefleri doğrultusunda, emisyonları azaltmak için sürdürülebilir bir dönüşüm sürecine giriyor.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Politikalar Merkezi tarafından hazırlanan “Çelik Sektörü Karbonsuzlaşma Seçenekleri” raporu, Türkiye çelik sektörünün karbon emisyonlarını azaltma yolundaki mevcut durumunu ve atılması gereken adımları ele alıyor.
Rapora göre, çelik üretiminde karbon ayak izini azaltmak amacıyla çeşitli yenilikçi teknolojiler geliştiriliyor. Bu teknolojiler, karbon emisyonlarını doğrudan önlemeye yönelik teknolojiler ve akıllı karbon kullanımına dayalı çözümler olarak iki temel gruba ayrılıyor.
Karbon emisyonlarını doğrudan önleme teknolojileri, fosil yakıtları tamamen ortadan kaldırarak net sıfır karbonlu çelik üretimini hedefliyor. Bu kapsamda hidrojen kullanımı, demir cevheri elektrolizi ve hidrojen plazma izabe (maden cevherinin metal içeriğinin yüksek sıcaklıkta indirgenme tepkimesi yardımıyla cevherin geri kalanından ayrılması) reaksiyonu yöntemleri ön plana çıkıyor:
– Yeşil hidrojenle çalışan doğrudan indirgenmiş demir (DRI) sistemleri, fosil yakıt yerine hidrojen kullanarak çelik üretiminde büyük bir dönüşüm sağlıyor.
– Hidrojen plazma yöntemi, plazma teknolojisi kullanılarak, hidrojenin demir cevheri ile reaksiyona girerek çelik üretilmesini sağlıyor.
– Demir cevheri elektrolizi, yenilenebilir enerji kaynaklarından elde edilen elektrikle demir cevherinin ayrıştırılarak çeliğe dönüştürülmesini sağlayan bir teknoloji olarak öne çıkıyor.
Mevcut çelik üretim tesislerinin büyük ölçekli dönüşümüne gerek kalmadan karbon emisyonlarını azaltmayı amaçlayan akıllı karbon kullanımı teknolojileri ise özellikle karbon yakalama ve depolama teknolojilerine odaklanıyor:
– Karbon yakalama ve kullanımı, üretim sırasında ortaya çıkan karbon emisyonlarının yakalanarak yeniden kullanılmasını sağlıyor.
– Karbon yakalama ve depolamada ise karbon emisyonlarının yeraltı formasyonlarına enjekte edilerek depolanmasını ve böylece atmosfere salımının önlenmesini sağlıyor.
Çelik sektöründe karbonsuzlaşma yatırımlarına yeşil finansman desteği artıyor
Öte yandan çelik üretiminde köklü bir dönüşüm sağlamak, milyarlarca dolarlık yatırımı gerektiriyor. Yapılan analizlere göre, küresel çelik sektörünün yeşil hidrojen, doğrudan indirgenmiş demir ve elektrik ark ocakları gibi düşük karbonlu teknolojilere geçiş yapabilmesi için 2050’ye kadar 1,4 trilyon ABD doları yatırım ihtiyacı bulunuyor.
Son yıllarda, Paris İklim Anlaşması’na uygun olarak, uluslararası finans kuruluşları da düşük karbonlu üretim yatırımlarına odaklanmaya başladı. 2000-2021 yılları arasında, 9 büyük uluslararası finans kuruluşu, 79 çelik projesine toplam 3,4 milyar avro finansman sağladı. Ancak bu yatırımların çoğu karbon azaltımı yerine üretim süreçlerinin modernizasyonuna yönlendirildi.
Karbonsuzlaşma yatırımlarına kaynak sağlamak için finans sektörü de çeşitli yenilikçi modeller geliştirmeye başladı. Son yıllarda yeşil tahviller, sürdürülebilirlik tahvilleri ile çevresel, sosyal ve yönetişim uyumlu finansman modelleri, çelik sektörüne yönelik karbon azaltım projelerinde önemli finansal araçlar olarak öne çıkıyor.
Türkiye’de ise 2053 Net Sıfır hedefleri doğrultusunda, çelik sektörünün de kapsamlı dönüşüm gerçekleştirilebilmesi için yeşil finansman araçlarına ihtiyaç duyuluyor.
Türkiye çelik sektörü hangi adımları izlemeli?
Avrupa Birliği (AB) başta olmak üzere birçok ülke, hidrojen tabanlı çelik üretimi ve karbon yakalama teknolojilerini teşvik eden programlar geliştiriyor. Dünya Çelik Üreticileri Birliği’ne (World Steel Association) göre, sektörün tamamen yeşil çelik üretimine geçişi için hem kamu hem de özel sektörün iş birliği gerekiyor.
Türkiye ise yıllık yaklaşık 40 milyon tonluk üretimiyle dünyanın en büyük çelik üreticileri arasında yer alıyor. Raporda karbonsuzlaşma sürecinde rekabetçiliğini koruyabilmesi için Türkiye’nin şu adımları atması öneriliyor:
- Yeşil enerji yatırımlarının artırılması ve hidrojen üretim kapasitesinin geliştirilmesi,
- Karbon vergisi düzenlemeleri ve AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi uluslararası düzenlemelere uyum sağlanması,
- Finansman ve teşvik mekanizmalarının güçlendirilmesi,
- Dijital dönüşüm yatırımlarına hız verilmesi,
- Döngüsel ekonomi prensiplerine uygun üretim yapılarak hurda çelik geri dönüşüm oranlarının artırılması.