30 Kasım’da başlayan zirvenin ilk beş gününde gerçekleşen önemli gelişmeleri sizin için derledik.
Türkiye 2053’te yenilenebilir enerji payını yüzde 69’a çıkarmayı hedefliyor
COP28 zirvesinde konuşan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin iklim hedeflerini hatırlatarak, “Sera gazı emisyonunda tarihi sorumluluğumuz %1’in altında olmasına rağmen kendi imkânlarımızı kullanarak çok önemli adımlar atıyoruz. 2053 yılı itibarıyla net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirmeyi öngörüyoruz. 2030 senesine kadar emisyon azaltım hedefimizi iki katına çıkarttık. Bu kapsamda yıl sonu itibarıyla ise 66,6 milyon ton CO2 emisyon azaltımı bekliyoruz.” dedi.
Türkiye’nin yenilenebilir enerjideki konumunu da aktaran Erdoğan, “Toplam kurulu güç içerisinde yenilenebilir enerji kaynaklarının payını %55’e yükselttik. Bu oranla Avrupa’da beşinci, dünyada 12. sırada yer alıyoruz” ifadelerini kullandı. Türkiye’nin hidroelektrik santralı kurulu gücünde Avrupa’da ikinci, dünyada dokuzuncu sırada bulunduğunu belirten Erdoğan, Türkiye’nin net sıfır hedefi bağlamında çelik, alüminyum, çimento ve gübre sektörleri karbonsuzlaşma yol haritasını tamamladığını açıkladı.
Türkiye’nin 2053’te yenilenebilir enerjinin payının %69’a çıkartılmasını planladıklarını da aktaran Erdoğan, “Eşimin himayesinde başlatılan sıfır atık projesiyle atıkların geri kazanım oranını 2035 yılında %60’a taşıyacağız. Tüm bu çalışmaların maliyetinin yüksekliği hepimizin malumudur. İklim finansmanı kaynaklarına ve teknoloji transferi imkanlarına dahil adil bir şekilde erişebilmemiz bu bakımdan büyük önem arz ediyor” dedi
Gıda sistemlerinin ve tarımın iklim değişikliğine neden olan etkileri ele alınacak
Zirveye katılan 130’dan fazla ülke; Sürdürülebilir Tarım, Dayanıklı Gıda Sistemleri ve İklim Eylemi’ne ilişkin COP28 BAE Deklarasyonu’nu imzaladı.
Deklarasyon, gıda sistemlerinin ve tarımın iklim değişikliğine olan etkilerinin acil bir şekilde ele alınması gerektiğini vurgulayarak ulusal düzeyde eylem planları oluşturulmasını talep ediyor.
Bazı uzmanlar deklarasyonu olumlu bir adım olarak değerlendirirken, bazıları ise yetersiz bulduklarını ifade ediyor. Deklarasyonun, tüketim alışkanlıklarının küresel gıda sistemlerinde yarattığı etkilere odaklanmaması eleştirilerin hedefi oldu.
Ancak tüm eleştirilere rağmen deklarasyonun, gıda sistemleri ve tarımı resmi iklim müzakerelerine dahil etmesinin önemli bir adım olduğu kabul ediliyor.
COP28’de gıda alanında gerçekleşen bir diğer gelişme de; çiftçiler, gıda sistemi aktörleri, işletmeler, yerel yönetimler, tüketiciler, sivil toplum ve birçok kuruluştan oluşan geniş bir koalisyonun Devlet Dışı Aktörler Eylem Çağrısı yayımlaması oldu.
Eylem çağrısı, gıda ve tarım sektöründe çalışan farklı aktörleri, dönüşümü hedefleyen ortak bir vizyon etrafında birleştiriyor ve bilime dayalı yeşil dönüşüm sürecini teşvik ediyor. Çağrı ile hükümetlerden, iş dünyasından ve finans aktörlerinden daha fazla eylem ve sorumluluk almaları hedefleniyor.
Dünya Bankası yıllık finansmanında iklimle ilgili projelerin payını artırıyor
COP28’de konuşan Dünya Bankası Başkanı Ajay Banga, Dünya Bankası’nın 2025 yılına kadar yıllık finansmanının yüzde 45’ini iklimle ilgili projelere ayırmayı planladığını açıkladı.
Dünya Bankası, 2021 yılında 2025’e kadar yıllık finansmanının ortalama yüzde 35’ini iklimle ilgili projelere ayıracağına yönelik hedefini duyurmuş, Temmuz 2022’den bu yana ortalama yüzde 36,3 ile programın ilerisinde bir orana ulaşmıştı.
Açıklanan plan çerçevesinde, kaynakların iklim değişikliğinin etkilerinin hafifletilmesi ve uyum sağlanması için Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası (The International Bank for Reconstruction and Development, IBRD) ve Uluslararası Kalkınma Birliği (The International Development Association, IDA) fonlarına eşit olarak dağıtılması hedefleniyor.
Banga ayrıca, Dünya Bankası’nın yoksul ve savunmasız ülkeler için mevcut tüm kredileri kapsayacak şekilde İklime Dayanıklı Borç Şartları’nın kapsamını genişleteceğini de belirtti. Söz konusu şartlar, ülkelerin kaynaklarını etkileyebilecek fırtınalar veya seller gibi iklimle ilgili felaketler durumunda ödemelerin askıya alınmasını sağlıyor.
Yenilenebilir enerji kurulu gücü üç katına çıkarılacak
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, COP28 Başkanlığı ve 118 ülke ile birlikte Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Global Taahhüdü’nü başlattı.
İnisiyatif, 2030’a kadar yenilenebilir enerji kurulu gücünü üçe katlayarak en az 11 teravat (TW) seviyesine çıkarmayı ve küresel enerji verimliliği artış hızını yıllık yaklaşık %2’den %4’e artırmayı taahhüt ediyor.
Küresel taahhüt, Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency, IEA) ve Uluslararası Yenilenebilir Enerji Ajansı’nın (The International Renewable Energy Agency, IRENA) desteğiyle, Avrupa Komisyonu ve COP28 Başkanlığı tarafından yakın iş birliğiyle geliştirildi.
Avrupa Birliği, bu taahhüdü desteklemek için önümüzdeki iki yılda bütçesinden 2,3 milyar avro yatırım yapacağını duyurdu. Sağlanacak mali destekle, yeşil istihdamın artırılarak sürdürülebilir büyümeyi teşvik etmesi, geleceğin teknolojilerine yatırım yapılması ve emisyonların azaltılması hedefleniyor.
AB’den iklim değişikliğine karşı iki yeni girişim
COP28’de konuşan AB’nin Kriz Yönetiminden Sorumlu Komisyon Üyesi Janez Lenarčič, iklim değişikliği, çatışmalar ve artan insani ihtiyaçların birbirleriyle bağlantılı olduğunu vurgulayarak iki yeni girişimi hayata geçirmeye hazırlandıklarını duyurdu.
Girişimlerden ilki olan “Riskleri Yönetmek İçin Finans Şartnamesi”, iklimle ilgili felaketlerden yoksul ve savunmasız ülkelerdeki insanları korumak için finansman sağlanması ve risklerin yönetilmesi için kurulacak iş birliğinin ilkelerini belirliyor.
“İklim, Yardım, İyileşme ve Barış Bildirgesi” ise savaşın ve kırılganlığın hâkim olduğu bölgelerde iklim direncine yönelik finansal desteği artırmayı hedefliyor. Girişim, özellikle iklim adaptasyonu için finansal destek sağlanmasını hedefliyor.
ABD metan emisyonunu yüzde 30 oranında düşürecek
ABD, petrol ve gaz endüstrisindeki metan salımlarını kontrol altına almak amacıyla yeni bir düzenlemeyi hayata geçirmeye hazırlanıyor. İklim değişikliğine neden olan emisyonları sınırlandırmayı hedefleyen düzenleme, iki yıl süren bir çalışmanın ardından, COP28 zirvesinde ABD tarafından duyuruldu.
Yeni düzenleme çerçevesinde ABD, 2030’a kadar 2020 seviyelerine kıyasla metan emisyonlarını %30 oranında azaltacak.
ABD Çevre Koruma Ajansı Yöneticisi Michael Regan, “Yeni düzenleme, iklim değişikliğiyle etkili bir şekilde mücadele etme taahhüdümüzü yerine getirmemize yardımcı olacak, aynı zamanda ülke genelindeki hava kalitesini de iyileştirecek” dedi.
Öte yandan Avrupa Birliği ve ABD’nin öncülüğünde başlatılan Küresel Metan Taahhüdü, sera gazı salımını azaltmayı hedefleyen 150’den fazla ülkenin katılımıyla devam ediyor. Küresel girişim, metan ve diğer zararlı maddelerinin azaltılmasını amaçlayarak, Paris İklim Anlaşması‘nda belirlenen hedeflere ulaşmaya yönelik bir adım olarak değerlendiriliyor.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen yaptığı açıklamada, Küresel Metan Taahhüdü çerçevesinde düşük ve orta gelirli ülkelerin harekete geçmesi için 175 milyon avroluk finansman sağlayacaklarını açıkladı.