Dünya Gıda Günü 2024 “Daha İyi Bir Yaşam ve Daha İyi Bir Gelecek İçin Gıda Hakkı” temasıyla kutlanıyor.
Dünya genelinde yaklaşık 733 milyon insan açlıkla mücadele ediyor. Bu durumun başlıca nedenleri arasında aşırı hava olayları, jeopolitik çatışmalar, ekonomik krizler ve sosyal eşitsizlik yer alıyor. Özellikle yoksul ve savunmasız gruplar bu olumsuz koşullardan en fazla etkilenen kesimler arasında yer alıyor.
Ayrıca dünya çapında 2,8 milyar insan sağlıklı bir beslenme düzenini karşılayamıyor. Bu yüzden yetersiz beslenme, mikro besin eksiklikleri ve obezite gibi problemler pek çok ülkede yaygın olarak görülüyor. Daha savunmasız kesimler genellikle temel gıdalarla veya sağlıksız ve ucuz gıdalarla yetinmek zorunda kalırken diğerleri taze ve besleyici gıdaların eksikliği, sağlıklı bir diyet seçimi için yeterli bilgiye sahip olmama veya sadece pratik olanı tercih etme gibi nedenlerle bu sağlık sorunlarını yaşıyor.
Tarım ve gıda sistemleri, iklim değişikliğinin etkilerine karşı savunmasız olmasının yanı sıra, kirliliğe, toprak, su ve hava kalitesinin bozulmasına, sera gazı salımına ve biyoçeşitlilik kaybına da neden oluyor. Ancak tarım-gıda sistemlerini dönüştürmek, iklim değişikliği ile mücadele etmeye ve herkes için barışçıl, dayanıklı ve kapsayıcı geçim kaynakları sağlamaya yardımcı oluyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü’nün (Food and Agriculture Organisation, FAO) kuruluş tarihi olan 1945’ten bu yana her yıl 16 Ekim’de kutlanan Dünya Gıda Günü, küresel ölçekte yaşanan gıda sorununa yönelik farkındalık yaratmayı amaçlıyor.
Bu yıl Dünya Gıda Günü, “Daha İyi Bir Yaşam ve Daha İyi Bir Gelecek İçin Gıda Hakkı” temasıyla sağlıklı, besleyici ve güvenli gıdaya erişiminin bir insan hakkı olduğuna dikkat çekiyor.
2030 yılına kadar belirlenen SKA hedeflerine ulaşılamıyor
2030 yılı itibarıyla 582 milyon insanın kronik olarak yetersiz besleneceği tahmin ediliyor. Bu nedenle tarım ve gıda sistemlerinin dayanıklılığını artırmak ve gıdaya erişimdeki eşitsizlikleri gidermek için acil bir dönüşüme ihtiyaç duyuluyor.
BM Gıda ve Tarım Örgütü, “Dünyada Gıda Güvenliği ve Beslenmenin Durumu 2024” raporunda bu doğrultuda ilerlendiği takdirde 2030 yılına kadar Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları (SKA) çerçevesinde belirlenen yedi küresel beslenme hedefinin hiçbirine ulaşılamayacağına dikkat çekiyor.
Raporda, SKA 2.1 ve 2.2 hedeflerine ulaşmak için açlık, gıda güvensizliği ve yetersiz beslenmenin ortadan kaldırılması amacıyla daha fazla ve maliyet etkin finansmana ihtiyaç duyulduğunu belirtiliyor. Ancak küresel düzeyde gıda güvenliği ve beslenme sorunlarının çözülmesi için finansman yapısının daha açık, izlenebilir ve hesap verilebilir hale getirilmesinin gerektiğine de dikkat çekiliyor.
Raporda ayrıca, gıda güvenliği ve beslenme finansmanı; açlık, gıda güvensizliği ve her türlü yetersiz beslenmenin ortadan kaldırılmasına yönelik olarak kamudan, özel sektörden ve uluslararası fonlardan sağlanan mali kaynaklar olarak tanımlanıyor. Bu finansman, besleyici ve güvenli gıdalara erişimi, bunların sürdürülebilir şekilde temin edilmesini ve sağlıklı diyetlere uygun uygulamaları teşvik etmeye yönelik gıda, sağlık, eğitim ve sosyal koruma hizmetlerini içeriyor. Aynı zamanda tarımsal gıda sistemlerinin açlık, gıda güvensizliği ve yetersiz beslenmenin yapısal nedenlerinin çözümüne yönelik mali kaynakları da kapsıyor.
Rapora göre resmi kalkınma yardımları, gıda güvenliği ve beslenme alanında toplam yardımların çeyreğinden daha azını oluşturuyor. 2017-2021 yılları arasında bu yardımlar yılda 76 milyar ABD doları seviyesine ulaştı. Ancak bu miktarın sadece yüzde 34’ü açlık ve yetersiz beslenmenin temel nedenlerine yönelik olarak harcandı. Yardımların büyük bir kısmı ise Afrika ve düşük-orta gelirli ülkelerde yoğunlaştı.
Buna ek olarak, özel finansman kaynakları arasında tarım ve gıda sistemlerine yönelik yardımlar, 2017-2022 yılları arasında yıllık ortalama 95 milyar ABD doları seviyesine ulaştı
Gıda güvenliği ve beslenme hedeflerine ulaşmak için gereken toplam finansman miktarı tam olarak bilinmemekle birlikte, mevcut kaynaklar ve yapılan harcamalar arasında büyük bir finansman açığı bulunuyor ve bu açığın birkaç trilyon ABD doları seviyesinde olabileceği tahmin ediliyor. Rapor, söz konusu açığın kapatılmadığı takdirde sosyal, ekonomik ve çevresel sonuçlar doğuracağını ve bu sonuçların çözümünün de trilyonlarca dolarlık ek maliyet yaratacağını belirtiyor.
Mevcut gıda güvenliği ve beslenme finansman yapısının oldukça parçalı bir yapıya sahip olması da etkili bir finansman sağlanması önünde büyük bir engel oluşturuyor. Rapor, bu amaçla şeffaflığın artırılması ve veri toplama süreçlerinin geliştirilmesi gerektiğine dikkat çekiyor. Bu şekilde finansmanın daha etkili bir şekilde yönlendirilebileceği ve ihtiyaçlara göre etkin bir şekilde aktarılabileceği belirtiliyor.
İSO, sürdürülebilir tarım için gıda sektörüne rehberlik sağlıyor
Artan nüfus karşısında dünya kaynaklarının yetersiz kalması ve iklim değişikliği nedeniyle tarımsal ürün deseninde yaşanan değişim riski, gıda sektörünün çevre üzerindeki etkisini azaltma gerekliliğini artırıyor.
İstanbul Sanayi Odası’nın sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında sektörlere özel hazırladığı yol haritalarından biri olan “Gıda Ürünleri Sanayi Sürdürülebilirlik Yol Haritası” raporu, tarım ve gıda politikalarını sürdürülebilirlik çerçevesinde şekillendirecek stratejilere uyum sağlamak için neler yapılması gerektiğine dair rehberlik sağlıyor.
Raporda, çevresel etkiyi en aza indirme yolculuğunda gıda sektörünün atması gereken adımlar arasında, iklim risklerinin tanımlanması, karbon salımının azaltılması, üretim süreçlerinde enerji verimliliği uygulamalarının artırılması; ham madde, su ve atık su yönetimi ile kimyasal, gübre ve pestisit kullanımının azaltılması, üretim faaliyetlerinin biyoçeşitlilik ve doğal yaşam üzerindeki etkilerinin incelenmesi ve hayvan refahının sağlanması yer alıyor.
Rapor, paydaşlarla ortak hareket ederek sağlıklı ve besin değeri yüksek ürünler geliştirmek, iklim değişikliğine dayanıklı sürdürülebilir tarım uygulamalarını artırmak ve yerel üreticileri desteklemek gibi politikaların, dünya geneline yayılan sağlıklı gıdaya erişim sorununu çözmede kilit rol oynayabileceğine dikkat çekiyor.
İstanbul Sanayi Odası tarafından gıda ürünleri sanayine yönelik hazırlanan sürdürülebilirlik öncelikleri ve takip göstergeleri raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz.