Deloitte’ın raporu, ESG raporlamasının şirketlerin stratejik önceliği haline geldiğini, birçok şirketin bu süreçte büyük ilerlemeler kaydettiğini gösteriyor.
Deloitte tarafından hazırlanan 2024 Sürdürülebilirlik Eylem Raporu, son dönemlerde şirketlerin, sürdürülebilirlik hedeflerine yönelik adımlarını güçlendirmek amacıyla çevresel, sosyal ve yönetişim (environmental, social, and corporate governance, ESG) raporlamasına büyük önem vermeye başladığını ortaya koyuyor. Ocak 2024’te, yıllık en az 500 milyon dolar gelir elde eden, halka açık şirketlerde çalışan 300 üst düzey yöneticiyle gerçekleştirilen anketin bulguları üzerinden hazırlanan rapora göre, şirketlerin yüzde 98’i geçtiğimiz yıl sürdürülebilirlik hedefleri doğrultusunda belirli bir ilerleme kaydettiklerini bildiriyor.
Katılımcıların yarısından fazlası bir ESG çalışma grubu oluşturduğunu, üçte birinden fazlası ise bir çalışma grubu kurmayı planladığını ifade ediyor. Katılımcıların yüzde 98’i en az üç ayda bir, yüzde 43’ü ise en az ayda bir kez toplantı yapıyor.
Genel danışmanların ve üst düzey yönetim ekiplerinin ise ESG raporlama sürecinde katılımının ve rolünün arttığı görülüyor. Genel danışmanların yüzde 41’i ve üst düzey yönetim ekiplerinin yüzde 42’si bu süreçte daha aktif rol alıyor. Ayrıca şirketlerin yüzde 44’ü, tüm yönetim kurulunun, ESG raporlaması ve sürdürülebilirlik çabalarına yönelik denetimleri sağladığını belirtiyor.
Özellikle sera gazı emisyonlarının ölçümünü desteklemek amacıyla raporlama becerilerini artırmak için atılan en yaygın adımlar sorulduğunda, yöneticilerin yüzde 50’si yeni işe alımlar yaptıklarını belirtiyor.
Marka itibarı için ESG önemli rol oynuyor
Şirketlerin ESG raporlamasına yönelik beklentilerine bakıldığında, yüzde 20 ile “marka itibarı” öne çıkıyor. Ayrıca katılımcıların yüzde 15’i yetenek çekme kapasitesini artırmayı, yüzde 14’ü ise kâr marjlarını artırmayı bekliyor. Bunun yanı sıra, katılımcıların yüzde 51’i iyileştirilmiş operasyonel verimlilikler, risklerin azaltılması veya paydaşlarla güvenin güçlendirilmesi gibi faydalar elde etmeyi planlıyor.
Ankete katılanlar, ESG raporlaması ile elde ettikleri en önemli üç sonucu sıraladıklarında, yüzde 53 ile riskin azaltılması, yüzde 52 ile verimliliklerin ve yatırım getirisinin artması ve yüzde 51 ile hem yetenek çekme ve elde tutma hem de marka itibarının güçlendirilmesi öne çıkıyor.
Verilerin doğrulanabilirliği, ESG raporlamasında en önemli sorun olarak öne çıkıyor
Öte yandan katılımcıların yüzde 57’si ESG verilerinin doğruluğunu ve güvenilirliğini sağlamayı en büyük sorun olarak değerlendiriyor. Yüzde 81’i ise veri toplama, belgelendirme ve onay sürecini ilk üç büyük zorluk arasında kabul ediyor.
Rapor, çok az şirketin Kapsam 3 emisyonlarını raporladığını aktarıyor. Çoğu katılımcı Kapsam 1 ve 2 emisyonlarını raporladığını belirtirken, sadece yüzde 15’i Kapsam 3 emisyonlarını raporluyor. Kapsam 3 emisyonlarını raporlayan şirketler ise tutarlı ve eksiksiz veri elde etme konusunda zorluklar yaşadıklarını belirtiyor. En büyük zorluk, tedarik zinciri ortaklarından alınan birincil verilerdeki güven eksikliği ve yeterli veri toplanamaması olarak öne çıkıyor.
Anket sonuçlarına göre, birçok katılımcı ESG açıklamaları için birden fazla standart veya çerçeve kullanıyor. Yüzde 54 ile Uluslararası Sürdürülebilirlik Standartları Kurulu (International Sustainability Standards Board, ISSB), yüzde 50 ile Küresel Raporlama İnisiyatifi (The Global Reporting Initiative, GRI) ve yüzde 49 ile İklimle Bağlantılı Finansal Beyan Görev Gücü (Task Force on Climate-related Financial Disclosures, TCFD) en yaygın kullanılan standartlar arasında yer alıyor.