AB’nin FitFor55 kapsamında açıkladığı paketler ve Sınırda Karbon Uyum Mekanizması (SKUM) hangi sektörleri nasıl etkileyecek? AB FitFor55 yol haritasının detayları…
TSKB Ekonomik Araştırmalar, SKUM uygulamasının mali sonuçlarıyla beklenenden daha geç karşılaşacağımız bir çerçevenin ortaya çıktığı yorumunu yapıyor. TSKB Ekonomik Araştırmaların raporuna göre Komisyon’un yaklaşımı ve FitFor55 dokümanının ruhunu ele veren bazı dikkat çeken ifadeler şunlar:
• 2020’li yılların geri dönüşü yok (make-or-break decade).
• AB ülkelerinde 1990’dan beri ekonomi %62 büyürken emisyon salımı %24 azaldığına göre, dünya için iyi olan, insanlar için de iyi olabilir.
• Karşı karşıya olduğumuz tehdit nesillerarası ve uluslararası dayanışma ile çözülebilir.
• Hazırlanan düzenleme çerçevesi “adil, maliyet açısından etkin ve rekabetçi” bir yolla çözümün anahtarı.
• Teklif paketleri birbiriyle bağlantılı ve birbirini tamamlıyor.
• İklim ve biyoçeşitlilik krizleri ikiz krizlerdir, ayrı ele alınmamalı.
• Komisyon detaylı bir şekilde hedefler ve politikalarla ilgili açık bir çerçeve çizerek yatırımcılar açısından belirsizliği azaltmayı hedefliyor.
• AB (yıllık) küresel karbondioksit salımının %8’inden sorumlu olsa da kümülatif emisyonlarda daha yüksek bir oranda sorumluluğunun olduğunu kabul ediyor.
• Avrupa Yeşil Mutabakatı bir büyüme ve rekabetçilik stratejisi olarak bir yandan ürettiği söylemle/anlatıyla politika ve piyasaları etkilerken diğer yandan takip edilecek bir örnek oluyor.
• Partnerlerin de Paris Anlaşması taahhütlerini yerine getirmeleri beklenirken, Komisyon “AB İklim Diplomasisi”ni güçlendirecek şekilde birlikte çalışmaya da hazır olduğunu belirtiyor (İklim Kulübü çağrısı olarak görülebilir).
Raporda FitFor55’in farklı sektörleri nasıl etkileyeceği ise şu başlıklar halinde yer alıyor:
Enerji
AB enerji kaynaklarının içinde yenilenebilir kaynakların payının 2030 itibarıyla %32’ye çıkarılması hedefi de artırılarak %40’a yükseltiliyor. Yenilenebilir enerjide hedef yükseltilirken bioenerji için güçlendirilmiş sürdürülebilirlik kriterleri getirildiği, AB’nin toplam yenilenebilir enerji üretimi içinde bioenerjinin payının gerilemesinin beklendiği de vurgulanıyor.
Otomotiv
Arabalar için daha sıkı emisyon standartları getiriliyor. Yeni araçların ortalama emisyonu 2021 yılına göre 2030 yılı itibarıyla %55, 2035 yılı itibarıyla %100 azaltılması hedefleniyor. 2035 yılı itibarıyla AB’de satışı yapılan tüm yeni arabaların sıfır emisyonlu olması anlamına gelen bu hedef, sektörde başlayan dönüşümün hızlanmasını gerektirecek. Araç parkında yaşanacak bu dönüşüm, güçlü bir altyapı değişimini de beraberinde getirmek durumunda. Komisyon Alternatif Yakıtlar Altyapı Regülasyonu aracılığıyla otoyollarda her 60 km’de bir elektrikli şarj, her 150 km’de bir ise hidrojen dolumu sağlayacak tesislerin kurulmasını da gerekli kılıyor.
Sınırda Karbon Uyum Mekanizması (SKUM) ile karbon kaçağı riskleri hedefleniyor
SKUM, AB tarafından ithal edilen ürünlerin, karbon ayak izlerine dayalı bir mali yükümlülük ile karşılaşmasını, böylece ithal malların fiyatlarının, ürünlerin karbon içeriğini daha doğru bir şekilde yansıtmasını sağlamayı hedefliyor. Böylece hem yatırım hem de ticaret saptırması şeklindeki karbon kaçağı risklerinin sınırlandırılması amaçlanıyor.
Düzenleme, karbon kaçağı riski en yüksek görülen demir-çelik, çimento, alüminyum, gübre ve elektrik alanlarında SKUM uygulanmasını öneriyor. Komisyon’un gerçekleştirdiği etki analizi çalışması, SKUM kapsamındaki ticaretten en fazla etkilenecek 3 ülkeyi Rusya, Ukrayna ve Türkiye olarak sıralıyor.
Düzenleme önerisine göre 2023-2025 döneminde SKUM kapsamında herhangi bir mali yükümlülük doğmadan geçiş süreci olarak uygulanacak. Bu dönemde ithalatçılar gerçekleştirdikleri ithalatın doğrudan ve dolaylı emisyonları ile ilgili her çeyrek raporlama gerçekleştirecek. İlk başta üretim sürecindeki doğrudan emisyonlar (Kapsam 1) SKUM kapsamında değerlendirilirken, geçiş döneminin sonunda yapılacak değerlendirmeye göre dolaylı emisyonların da kapsama dahil edilebileceği ve böylece AB-ETS’deki anlayışa uyumlu hale getirilebileceği ifade ediliyor.
Mali yükler 2026’dan itibaren yansıtılacak
Geçiş aşamasının ardından 2026’dan itibaren SKUM’un mali yükleri yansıtılmaya başlanacak. Mali yük AB-ETS bünyesinde oluşan karbon fiyatına endeksli olacak. Mali yükün yansıtılmaya başlamasıyla eşgüdümlü olarak SKUM kapsamındaki sektörlere sunulan AB-ETS ücretsiz tahsisatlardan da çıkış süreci başlayacak. Serbest tahsisten aşamalı çıkış 2035 yılına kadar sürecek ve SKUM’un uygulamaya aşamalı girişi ile eşgüdüm halinde gerçekleştirilecek. Böylece her iki düzenlemenin de AB’li üreticilere çifte koruma sağlayacağı bir çerçeveden uzak durularak Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) uyumluluğunun sağlanmaya çalışıldığı anlaşılıyor. Buna karşın düzenlemenin detaylarında DTÖ’de itiraza konu edilebilecek pek çok hukuki konu olduğu yorumlarıyla karşılaştık.
Düzenleme önerisinde SKUM’dan elde edilen gelirlerin önemli bir kısmı AB bütçesine gideceği belirtilirken, ne kadarlık bir kısmının bütçeye kaydedileceği, bütçeye kaydedilen gelirin iklim değişikliği ile mücadele amacı için harcanıp harcanmayacağı veya kalan kısmın ne olacağı konularında açık bir hüküm görünmüyor.
TSKB Ekonomik Araştırmalar’ın FitFor55 değerlendirmesi ise şöyle:
FitFor55 çerçevesindeki paketler ile AB küresel iklim ajandasında gündemi belirleme gücünü pekiştirmeyi hedefliyor. Kasım ayında Glasgow’da gerçekleşecek COP26’da bu paketlerin tartışma gündeminin önemli bir kısmını oluşturması şaşırtıcı olmayacaktır.
Türkiye’yi doğrudan etkilemesi beklenen sınırda karbon vergisinin mali yüklerinin 2026 yılından önce yansıtılmayacağı bir çerçeve çizildiği görülüyor. Hem beklenenden hem de Haziran başında basına sızan taslak dokümandan daha uzak bir tarih olduğu söylenebilir. 2023-2025 döneminde geçiş süreci yaşanacak, bu dönemde doğrudan ve dolaylı emisyonlar raporlanacak ancak herhangi bir mali yük oluşmayacak.
Bununla birlikte AB-ETS kapsamında reformlar ile karbon piyasasının daha da sıkılaşarak fiyatın daha yukarıda oluşmasının sağlanması hedefleniyor. Bu durumun SKUM uygulamaya girdiğinde oluşacak maliyetleri de etkileyeceği göz ardı edilememeli.