24 Eylül Cuma günü dünyanın birçok yerinden genç Küresel İklim Grevi’nde seslerini duyuruyor. Fridays for Future Türkiye, Youth for Climate ve Roots and Shoots’un yaptığı çağrıyla, İstanbul’da da genç iklim aktivistleri iklim krizine karşı acil ve etkili önlem alınması talebiyle bir araya geliyor.
İklim Haber’in aktardığına göre, “Biz Değilsek Kim, Şimdi Değilse Ne Zaman” mesajıyla bir araya gelen gençler “24 Eylül’de hep birlikte iklim için birleşeceğiz. Gençler olarak geleceğimizi ve herkes için iklim adaletini talep ediyoruz. Yerel ve merkezi yönetimleri, gelecekte yaşamı mümkün kılacak şekilde, iklim krizi ile mücadelenin bir parçası olmaya ve adım atmaya çağırıyoruz,” çağrısını yaptı.
Frıdays for Future Hareketi nedir?
“Gelecek İçin Cumalar” şeklinde Türkçeye çevrilebilecek Fridays for Future Hareketi, 2018’in ağustos ayında 16 yaşındaki Greta Thunberg’in iklim kriziyle ilgili eylemlerin yetersizliğini protesto etmek amacıyla okula gitmeyerek İsveç Parlamentosu önünde üç gün oturma eylemi yapmasıyla başladı. Ülkesi İsveç’in Paris Anlaşmasına uygun hareket edene kadar her cuma günü protestosuna devam etmeye karar veren Thunberg’in ardından dünyanın birçok yerinden birçok öğrenci ve yetişkin de #FridaysForFuture ve #Climatestrike etiketleriyle kendi parlamentolarının ve yerel belediyelerinin önünde protestolara katıldı.
Gelecek İçin Cumalar hareketi bugüne kadar 7500 şehirde 14 milyondan fazla insanın katılımıyla devam etti. Büyük bir çoğunluğunu çocuklar ve gençlerin oluşturduğu bu insanların temel talepleri ise şöyle özetlenebilir:
- Küresel sıcaklık artışını sanayi öncesi seviyelere kıyasla 1,5 derecenin altında tutun.
- İklim adaleti ve eşitliğini sağlayın.
- Bilimi dinleyin.
Türkiye’de önemli ölçüde yankı bulan hareketin çoğunlukla gençler ve çocuklar tarafından desteklenmesi şaşırtıcı değil. Örneğin, küresel çapta yapılan yeni bir anket, birçok gencin iklim değişikliği hakkında derin kaygı hissettiğini gösteriyor. BBC’nin haberine göre ankete katılan gençlerin yüzde 60’ı kendilerini çok veya aşırı derecede endişeli hissettiğini söylerken, katılımcıların yüzde 45’inden fazlası da iklim değişikliğiyle ilgili endişelerinin günlük hayatlarını etkilediğini paylaştı. Ayrıca katılımcıların dörtte üçü geleceğin korkutucu olduğunu, yarısından fazlası ise insanlığın sonunun geldiğini düşünüyor. Ankete katılan 16 yaşındaki bir genç duygularını şöyle anlattı: “Gençler için durum farklı, bizim için gezegenin yok edilmesi kişisel bir mesele.” Başka bir katılımcı ise, “Ölmek istemiyorum ancak çocukları ve hayvanları umursamayan bir dünyada yaşamak da istemiyorum,” ifadeleriyle düşüncelerini paylaştı.
Gençler geleceklerinin olmadığını düşünüyor
Bath Üniversitesi tarafından yapılan ve İngiltere, Finlandiya, Fransa, ABD, Avustralya, Portekiz, Brezilya, Hindistan, Filipinler ve Nijerya olmak üzere 10 farklı ülkede beş üniversiteyle iş birliği içinde yürütülen anket, 16 ile 25 yaş arasındaki 10 bin gencin yanıtlarından oluşuyor. Ankette gençlere sorulan ifadeler ve ifadelere katılım oranları şöyle:
- İnsanlık gezegeni önemsemede başarısız oldu: %83
- Gelecek korkutucu: %75
- Hükümetler iklim kriziyle mücadelede başarısız: %65
- Hükümetlere bu konuda güvenilebilir: %31
Ankete katılan gençlerin çoğu bir gelecekleri olmadığını ve insanlığın sonunun geldiğini düşündüklerini söylerken hükümetlerin iklim krizine karşı yeterince mücadele etmediğini de ekliyor. Bu da birçok gencin politikacılar tarafından ihanete uğradığını ya da görmezden gelindiğini hissetmesine yol açıyor. Anketin yürütücülerine göre hükümetlerin harekete geçmemesi nedeniyle gençlerin kafası karışık ve çevresel korkular çok sayıda genci derinden etkiliyor.
Araştırmalar iklim değişikliği kaynaklı kronik stresin zihinsel ve fiziksel sorunlar yaşama riskini artırdığını gösteriyor. İklim afetlerinin çoğalması, ruh sağlığı sorunlarının da artması anlamına geliyor. Anket ayrıca iklim felaketlerinin psikolojik, sosyal ve fiziksel olarak geliştikleri bir dönemde oldukları için özellikle de gençleri etkilediğini ortaya koyuyor.
10 gençten dördü çocuk sahibi olmak konusunda tereddütlü
Araştırmacının yürütücüleri arasında olan Bath Üniversitesi’nden Caroline Hickman’ın BBC’ye yaptığı açıklamaya göre “eko-endişe” sadece çevresel yıkım kaynaklı değil, hükümetlerin iklim değişikliği karşısındaki eylemsizliği kaynaklı da oluşabiliyor: “Gençler hükümetler tarafından terk edilmiş ve ihanete uğramış hissediyorlar. Katılımcılara sadece ne hissettiklerini değil ne düşündüklerini de sorduk. Örneğin her 10 kişiden dördü çocuk sahibi olmak konusunda tereddütlü.”
Araştırmaya göre iklim değişikliği kaynaklı kaygı seviyelerinin en yüksek olduğu yerler hükümetlerin iklim politikalarının zayıf olduğu ülkeler. Örneğin tekrarlanan orman yangınlarının görüldüğü Portekiz, kaygı düzeylerinin en yüksek olduğu ülkeler arasında. Araştırmacılar hükümetlerin iklim değişikliği konusundaki eylemsizliklerinin, bir insan hakları ihlali olarak da görülebileceğine dikkat çekti. Hatta Portekiz’den altı gencin, iklim felaketlerini önlemede başarısız oldukları için 33 ülkeyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne taşıdığı bir dava da var.
İklim değişikliğinin sadece gençlerin değil, toplumun farklı yaş kesimlerinin de ruh sağlığını etkilemesiyle birlikte literatüre yeni kavramlar girmeye başladı. Örneğin, “carborexia” çevre dostu bir şekilde yaşama konusunda hissedilen yoğun takıntı durumu anlamına gelirken, “eko-anksiyete” gezegenin geleceği ve olası iklim felaketleri kaynaklı sürekli endişe duyma halini ifade ediyor. İklim değişikliği sıkıntısı (climate change distress), eko-travma (eco-trauma), ekolojik keder (ecological grief) ve iklim depresyonu (climate depression) gibi literatüre giren diğer kavramlar da iklim değişikliğinin ruhsal sağlığımızı nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor. Uzmanlar bu duyguların beraberinde iştahsızlık, uyku sorunları ve odaklanamama gibi problemleri de beraberinde getirebileceğini söylerken sürdürülebilir bir yaşam tarzı benimsemenin ve psikolojik destek almanın çözüm yolları arasında olabileceğini aktarıyor.
Derleyen: Gizem Seher