Guardian’dan George Monbiot’un makalesi, zengin şirketlerin büyük bir karbon arazi gaspını yasallaştırmak için “doğa temelli çözümlerin” arkasına saklandığına dikkat çekiyor. Monbiot’un makalesini İSO Yeşil Blog için Türkçeleştirdik.
İklim krizinin etkileri daha çok fark edilmeye başlandıkça, ülkelerin karbon emisyonlarını durdurmaya yönelik taahhütleri de büyüyor. Ancak iklim kriziyle mücadele etmek için fosil yakıtları bırakmanın ve ekonomilerimizi karbondan arındırmanın yeterli olmadığını artık biliyoruz. Guardian’dan George Monbiot’un dediği gibi, bunun için çok geç kaldık. Küresel ısınma seviyelerini 1,5 derecede tutabilmek için atmosferdeki karbonun bir kısmını da arındırmamız gerekiyor. Bunun için açık ara farkla en etkili yol ise orman, bataklık, deniz tabanı gibi canlı sistemlerin restorasyonundan yararlanarak havadaki karbondioksiti ayırma ve ağaçlarda, su birikintilerinde ya da çamurda hapsetmeye dayalı doğa temelli çözümlerden geçiyor.
Üç yıl önce aralarında Guardian yazarı George Monbiot’un da olduğu küçük bir grup, ekosistemlerin kitlesel olarak yeniden canlandırılmasının iklim çöküşünü durdurmaya yönelik potansiyeline dikkat çekmek için Doğal İklim Çözümleri (Natural Climate Solutions) isimli bir kampanya başlatmıştı. Ekosistemlerin kitlesel olarak yeniden canlandırılması yapılmadığı sürece ne iklim felaketlerinin ne de ekolojik felaketlerin önlenmesinin mümkün olmadığını söyleyen Monbiot, “Yine de bu yeniden canlandırmanın ekonomik hayatın karbondan arındırılmasının ya da şirketlerin zaten üretmemesi gereken sera gazı emisyonlarını dengelemesinin bir ikamesi olarak kullanılmaması gerektiği konusunda uyarmıştık. Bu kapsamda karbon ofset sağlayıcılarla yaptıkları anlaşmalar nedeniyle çok sayıda partner kuruluşla yollarımızı ayırmak zorunda kaldık,” ifadelerini kullanıyor ve ekliyor: “Ancak bu uyarılarımız dikkate alınmadı. Herkesin iyiliği için büyük bir güç olması gereken bir şey, karbon kredisi ticareti yapan kurumlar için bir fırsat kapısına dönüştü.”
Doğaya dayalı çözümler etkili iklim eylemlerinin alternatifi değil
Bir karbon kredisi, atmosferden uzaklaştırıldığı ya da atmosfere salımının engellendiği bir ton sera gazını temsil ediyor. Son birkaç aydır bu kredilerin piyasasında bir patlama gözlemleniyor. George Monbiot’a göre doğaya dayalı çözümlerin iki meşru kullanım yolu var: atmosferi mevcut karbondan arındırmak ve ekonominin geri kalanı karbondan arındırıldıktan sonra kalan emisyon kalıntılarına karşı koymak. Şu anda ise doğa temelli çözümler etkili iklim eylemlerinin bir alternatifi gibi kullanılıyor. Petrol ve gaz şirketleri, fosil yakıtları yeraltında bırakmayı taahhüt etmek yerine, satın aldıkları kredilerin kendilerini karbon nötr hale getirdiğini iddia ederek yeni rezervler aramaya devam ediyor.
Sorun bundan ibaret de değil. Şirketlerin karbon kredisi satın alarak maskelemeye çalıştıkları tüm bu eylemlerinde jeolojik katmanların altında gömülü olan fosil yakıtlar dünya habitatlarıyla değiştirilmiş oluyor. Geçtiğimiz yıl kurumsal ofset olarak kullanılan ormanlar, Kuzey Amerika’yı kasıp kavuran orman yangınları sırasında yok oldu. Ayrıca bazı durumlarda ofset paranın gerçek bir fark yarattığını kanıtlamak da zorlaşıyor.
Karbonun nasıl sayılması gerektiğine dair uluslararası standartlar olsa da kredi satın alma yoluyla karbon denkleştirmenin etik bir açıklaması yok, bu anlayış sadece yaşama şeklimizi değiştirmemize gerek olmadığına dair yanlış bir inanca neden oluyor. Şirketlerin bu projelerini her zamanki gibi işleri haklı çıkarmak için kullanma biçimlerinin bir muhasebesi yok ya da hükümetleri düzenlemeler yapmamalarına yönelik ikna etmek için “yeşil yıkamayı (green washing)” nasıl kullandıklarına dair bir açıklama da bulunmuyor. Doğa temelli çözümler sistemik çevresel çöküşü önlememize yardımcı olmalıyken şu an hızlandırmaya yardımcı oluyorlar.
Karbon sömürgeciliği nedir?
Ayrıca ortada bir arazi sorunu da var, çünkü dünyada kurumsal sera gazı emisyonlarını emecek kadar toprak yok. Oxfam’ın bir araştırması işletmeler tarafından karbon giderme planlarını karşılamak için gereken arazinin Hindistan’ın beş katı büyüklüğünde olabileceğini söylüyor. Bu miktar gezegendeki tüm tarım arazilerinden daha fazla ve bu arazilerin çoğu genelde rıza göstermeyen yerel halka ait. Bu sürecin artık bir adı da var: karbon sömürgeciliği. Geçtiğimiz yıl kasım ayında düzenlenen COP26 iklim zirvesi sırasında, Malezya’nın Sabah eyaleti hükümeti, yabancı şirketlerle yaklaşık olarak iki milyon hektarlık bir ormanı kapsayan bir karbon kredisi anlaşması yaptığını duyurdu. Yerli halk ise bu konuda hiçbir şey bilmediğini söylüyor. Ayrıca büyük şirketler ve yatırımcılar bu pazara yığıldıkça arazi fiyatları o kadar hızla yükseliyor ki, kendi yeniden canlandırma ve ağaçlandırma projelerini yürütmek isteyen yerel halk topraklarından dışlanıyor.
Monbiot’a göre ekosistemlerin en iyi koruyucuları olma eğiliminde olan yerli halkın toprak haklarını güçlendirmek için para harcamak daha iyi bir strateji: “Yerli halkların toprağa sahip olmadığı yerlerde, toprak satın almaları ve kayıp yaşam alanlarını restore etmeleri için fon sağlanmalı. Ancak bu projelerin hiçbirinin yeraltında bırakmamız gereken fosil yakıtların yerine sayılmaması gerekiyor. Dünyadaki yaşamı yeniden kurmamız ve elimizden geldiğince çok karbon çekmemiz gerekiyor. Ancak bu çok önemli aracın bize karşı kullanılmasına izin veremeyiz.”