Küresel iklim düzenlemeleri şirketleri nasıl etkiliyor?

Küresel iklim düzenlemeleri şirketleri nasıl etkiliyor?

Şirketlerin finansal risk ve etkileri doğru bir şekilde değerlendirmesinin önündeki başlıca engeller arasında veri toplama ve rehber eksikliği yer alıyor.

İklim değişikliğinin küresel ölçekteki finansal etkileri giderek artarken, düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş sürecinin 2050 yılına kadar dünya genelinde yaklaşık 110 trilyon dolara mal olacağı, aynı dönemde iklim değişikliği kaynaklı zararların ise yıllık 38 trilyon dolara ulaşabileceği öngörülüyor. Bu doğrultuda şirketlerin iklimle ilgili finansal etkileri ve riskleri ölçme gerekliliği daha da önem kazanıyor.

İklimle ilgili finansal etkilerin ve risklerin ölçülmesine yönelik yeni düzenlemeler arasında Uluslararası Finansal Raporlama Standartları (IFRS), Avrupa Birliği Kurumsal Sürdürülebilirlik Raporlama Direktifi (CSRD) ve ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (SEC) önerdiği iklim raporlama standartları öne çıkıyor. Üstelik bu yeni düzenlemeler, 2017 yılında İklimle İlgili Finansal Bildirim Görev Gücü’nün (TCFD) başlattığı standartları temel almakla birlikte, daha karmaşık yapıları nedeniyle şirketlerin uyum sürecini zorlaştırabiliyor.

İklimle ilgili finansal etkilerin ölçümünde rehber eksikliği ve verilerin toplanmasındaki zorluklar en büyük engeller arasında yer alıyor

İklim risklerinin finansal etkilerini ölçme sürecinde karşılaşılan en büyük engellerden birini, düzenleyici çerçevelerdeki rehber eksikliği oluşturuyor. Karmaşık gereksinimlerin doğru anlaşılması ve uygulanması büyük bir zorluk teşkil ederken, gerekli verilerin toplanması ve işlenmesi de şirketler için başlı başına bir problem haline geliyor. İklimle ilgili konuların finansal etkilerinin doğru bir şekilde ölçülebilmesi için, geniş kapsamlı ve güvenilir verilere ihtiyaç duyuluyor ancak bu verileri toplamak her zaman kolay olmuyor.

Bir diğer zorluk ise şirketlerin iklim risklerini ölçerken, bu ölçümleri somut ve anlamlı sonuçlara dönüştürebilme gerekliliği olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle düzenleyici gereksinimlerin karmaşıklığı, şirketlerin bu süreçte neyi raporlayacakları konusunda kafa karışıklığı yaşamalarına neden olabiliyor. Bu noktada, birçok şirket, süreci adım adım yapılandırarak ve pilot projelerle finansal etkileri değerlendirmeyi tercih ediyor.

Verilerin güvenliği, paydaşların katılımı ve sürecin yapılandırılması önem taşıyor

Şirketler, geçmişte TCFD’nin (İklimle İlgili Finansal Açıklamalar Görev Gücü) önerdiği niteliksel senaryo analizleri gibi geleceğe yönelik değerlendirmeler yapmaya aşina olsalar da iklim risk ve fırsatlarının nicel olarak değerlendirilmesi çok daha karmaşık bir süreci beraberinde getiriyor.

İklim risklerinin doğru şekilde ölçülmesi için, veri toplama sürecinin iyi planlanmış ve kapsamlı olması gerekiyor. Bu süreçte paydaşlarla etkili iletişim kurmak ve mevcut en iyi bilgileri kullanmak da önem taşıyor. Şirketlerin bu süreci başarıyla yönetebilmeleri için sürecin yapılandırılması, paydaşların katılımı ve verilerin güvenilirliği üç temel adım olarak öne çıkıyor.

Bu adımları başarıyla uygulayan şirketler, iklim değişikliğinin finansal etkilerini daha sağlıklı analiz edebiliyor ve düzenleyici gerekliliklere uyum sağlayabiliyor. İklim risklerinin finansal etkilerini ölçmek karmaşık bir süreç olsa da, doğru stratejilerle bu süreç başarılı bir şekilde yönetilebiliyor.

 

Paylaş