Günümüzde her 5 şirketten 1’i tedarik zincirlerinde suya ilişkin riskler yaşadığını ve bu risklerin operasyonel süreçlerini önemli ölçüde etkileyebileceğini belirtiyor.
Carbon Disclosure Project (CDP) tarafından hazırlanan “Kaynağinda Yöneti̇m: Tedari̇k Zi̇nci̇rleri̇nde Su Eylemi̇ni̇n Yönlendi̇ri̇lmesi̇” raporu, 3.163 şirket arasından 623’ünün, suya ilişkin riskler nedeniyle toplam 77 milyar dolar risk altında olduğunu ortaya koyuyor. Küresel su krizinin giderek derinleşmesiyle, tedarik zincirinde su risklerini beyan eden şirketlerin sayısı ise her geçen yıl artıyor.
Şirketlerin yaklaşık yüzde 50’si satın alma süreçlerinde tedarikçilerle su yönetimi konusunda iş birliği yapıyor. Farklı sektörlerde yer alan 1.542 şirket, tedarik zincirlerinde suya ilişkin tedarik gereksinimlerinin belirlenmesi, su verilerinin toplanması ve inovasyon konusunda iş birliği yapılması gibi aksiyonların alındığını belirtiyor. Böylelikle şirketler, tedarik zincirlerindeki dayanıklılıklarını artırarak finansal faydalar sağlama olasılığını büyük ölçüde artırıyor.
Tedarikçilerini risk değerlendirme süreçlerine aktif olarak entegre eden şirketler, tedarik zinciri risklerini 7 kat daha fazla raporlama eğiliminde oluyor. Rapora göre, tedarik zincirinin her halkasını dikkate alan firmalar, potansiyel riskleri erken aşamada tespit ederek kriz yönetiminde daha başarılı oluyor. Böylece olası üretim duraksamaları, maliyet artışları veya müşteri memnuniyetsizlikleri en düşük seviyeye indiriliyor.
Küresel markalar, su hedeflerine ulaşmak için liderlik ekiplerine finansal teşvikler sunuyor. 118 şirket, su hedeflerini Satın Alma Müdürü gibi üst düzey yöneticilerinin maaş politikalarına entegre ederek, tedarik zinciri boyunca su yönetimi konusundaki aksiyonları teşvik ediyor.
Tedarik zincirlerinin karşı karşıya olduğu su riski, ekonomik ve çevresel boyutlarda büyük tehditler oluşturuyor. Raporda su kriziyle mücadelede sadece gönüllü tedbirlerin yeterli olmadığı, şirketlerin su yönetimi konusunda daha sıkı düzenlemelerle denetlenmesi gerektiği de vurgulanıyor. Bu doğrultuda hükümetlerin, sektörlerin ve paydaşların ortak hareket etmesi, su kaynaklarının korunmasında kritik rol oynuyor.
Rapor, su krizine karşı acilen harekete geçilmesinin hem iş dünyasının sürdürülebilirliğini sağlamak hem de küresel ekonomiyi korumak açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekiyor.