İstanbul Sanayi Odası (İSO) sektörlere özel hazırladığı yol haritalarından onuncusunu Makine, Aksam ve Metal Eşya Sanayi için açıkladı.
“Makine, Aksam ve Metal Eşya Sanayi” sektörü raporunda, sanayi grubunun Meslek Komiteleri olan Genel Amaçlı Makine ve Aksam Sanayi, Özel Amaçlı Makine Sanayi, Metal Yapı ve Yapı Parçaları Sanayi, Bağlantı Elemanları, Tel ve Tel Ürünleri Sanayi, Metal Şekillendirme, Isıl İşlem ve Kaplama Sanayi, Metal Ev ve İşyeri Gereçleri Sanayi, Metallerin Talaşlı İşlenmesi Sanayi ve Metal Aletler, Hırdavat ve Isı Cihazları Sanayi için sürdürülebilirlik çerçevesinde uluslararası ticarette ortaya çıkması muhtemel yeni sistemlerin doğuracağı riskler ve fırsatlar incelendi.
Makine, aksam ve metal eşya sanayi sektörü, iklim değişikliği ve sürdürülebilir sanayi, döngüsel ekonomi, işin geleceği, güvenli çalışma ortamı ve sürdürülebilir finans olmak üzere beş tematik alan üzerinden “Çevresel”, “Sosyal” ve “Ekonomik” olmak üzere üç ana başlık altında incelendi.
Yeniden kullanım ile döngüsel ekonomiye geçiş
Makine, aksam ve metal eşya sanayinde kaynakların sürdürülebilir şekilde kullanılmamasının doğa üzerinde baskı, ekonomik faaliyetler üzerinde de tehdit oluşturduğuna değinilen raporda, üretim sürecinde enerji verimliliğini artırarak ve alternatif enerji kaynaklarını kullanarak işletme giderlerini ve doğrudan veya dolaylı sera gazı emisyonlarını azaltabileceği belirtildi. Ayrıca makine sektörünün dijitalleşmesi, sektörün enerji tüketimini azaltma konusunda yeni bakış açıları benimsemesi için de bir fırsat olarak değerlendiriliyor.
Raporda ömrünü tamamlamış parçaları yeniden kullanarak maliyet tasarrufu sağlanabileceği ve sanayi sektöründe malzemelerin tekrar kullanımı ile döngüsel ekonomi modeline geçişin gerçekleştirilebileceği aktarılıyor.
AR-GE yatırımları kazandırıyor
Rapora göre, sürdürülebilirlik için AR-GE ve inovasyon yatırımları ve sürdürülebilir ürün sunumu önemli bir rekabet avantajı yaratmakla beraber birçok riski de ortadan kaldırılabilir. Karbon yakalama teknolojileri gibi karbonsuzlaşmaya destek olabilecek inovasyonların teşvik edilmesiyle hedeflere ulaşmada kolaylaştırıcı rol oynayacağı belirtiliyor.
Mevcut ekolojik ve ekonomik krizlerin bir dengeleyicisi olarak kabul edilen döngüsel ekonominin ve döngüsel iş modellerinin, sanayi sektörlerinin kaynak verimliliği üzerinden maliyet avantajı yaratmasına ön ayak olduğuna değinilen raporda, döngüsel ekonomi konusunda iş dünyasında farkındalık yaratılması, iş birliği ve etkileşimin artırılması, üretim süreçlerinde etkinliğin ve verimliliğin arttırılması gibi başlıkların büyük önem taşıdığı belirtiliyor.
Rapor, AR-GE ve inovasyon yatırımları ile daha az enerji ve su tüketimi sağlayan ürünlerin oluşturulması, satış ve tedarik süreçlerinin dijitalleşmesi, atıkların ortadan kaldırılarak ürünlerin tüketici kullanımı da dahil olmak üzere yaşam döngüsü boyunca takip edilerek ekonomiye kazandırılması, sektörün sürdürülebilirlik dönüşümü için iş birliklerinin oluşturulması ve uluslararası standartlarda üretim yaparak ürünlerin kalite ve güvenliğinin teyit edilmesinin önemine vurgu yapıyor.
Yeni jenerasyon önem taşıyor
Rapora göre, ham maddelerin ve kimyasalların sorumlu kullanımı konusunda adım atmak, sektörde yer alan çalışanlara güvenli ve sağlıklı çalışma koşulları sunmak ve olumsuz çevresel etkinin önüne geçmek operasyonel mükemmellik açısından büyük önem taşıyor. Raporda toplumsal değer yaratabilmek amacıyla özellikle yerel toplulukların ihtiyaçlarına cevap verilebilmenin önemine değinilirken, yeni jenerasyondaki yeteneklerin şirkete kazandırılması, yeteneklerin elde tutulması, kişisel gelişim ve kariyer planlaması uygulamalarıyla geliştirilmesinin sektöre önemli bir katkı sağlayacağı belirtiliyor.
Raporda, pandemi gibi toplumun direncini zorlayan krizlere hızlı bir şekilde cevap verebilme kapasitesinin artırılması, yerel üreticilerin desteklenmesi, ithal ham maddelerin ve ikame ürünlerin yerel olarak tedarik edilmesine yönelik çalışmalar yapılması, yerel üreticilere yönelik destek ve geliştirme programları uygulanması ve toplumsal değer yaratabilmek amacıyla özellikle yerel toplulukların ihtiyaçlarına cevap verilebilmesinin önemi vurgulanıyor.