Birleşmiş Milletler Çevre Asamblesi’nde alınan karara göre 2024 yılına kadar plastik atıkların ortadan kaldırılması için küresel bir anlaşma hazırlanacak.
Kenya’daki Birlemiş Milletler Çevre Programı (United Nations Environment Program) merkezinde gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler Çevre Asamblesi’nin (United Nations Environment Assembly) son gününde plastik kirliliğiyle mücadele etmeye yönelik ilk küresel anlaşmanın temeli atıldı. Kenya’nın başkenti Nairobi’de yapılan toplantıda, yaklaşık 200 ülkenin heyetleri plastik kirliliğiyle mücadeleye yönelik küresel bir anlaşmanın müzakerelerinin başlatılmasını oy birliğiyle onayladı. Bu kapsamda kurulacak hükümetler arası bir komite, 2024 yılına kadar plastik atıkların ortadan kaldırılmasına yönelik hukuki açıdan bağlayıcı olacak bir anlaşma hazırlayacak.
Müzakerelerin başlatılmasına karar verildi
26 Şubat-1 Mart tarihleri arasında düzenlenen Birleşmiş Milletler Çevre Asamblesi’nin beşinci oturumunda plastik atıkların ortadan kaldırılması için küresel olarak bağlayıcı olacak bir anlaşma hazırlanmasına yönelik müzakerelerin başlatılması kararının yanı sıra mineral ve metal yönetimi, sürdürülebilir tüketim ve üretime katkı olması için döngüsel ekonomiyi desteklemek, sürdürülebilir ve dayanıklı altyapılar inşa etmek, sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen doğa temelli çözümler, biyoçeşitlilik ve sağlık ve COVID-19 sonrası sürdürülebilir, esnek ve kapsayıcı bir toparlanmanın çevresel boyutlarıyla ilgili olmak üzere çeşitli kararlar alındı. Bu kararlar içinde en önemlisi ise 2024 yılına kadar plastik atıkların ortadan kaldırılmasına yönelik uluslararası bir anlaşmanın hazırlanması için müzakerelerin başlatılması kararı oldu.
“Plastik kirliliği bir salgın haline geldi”
Birlemiş Milletler Çevre Programı (UNEP), bu kararı Paris Anlaşması’ndan bu yana uluslararası alanda alınan en önemli uzlaşma olarak yorumlarken, Birleşmiş Milletler Çevre Asamblesi’nin beşinci oturumunun başkanı ve Norveç İklim ve Çevre Bakanı Espen Barth Eide, plastik kirliliğinin kendi başına bir salgın haline geldiğini vurguladı: “Plastikler insanların ürettiği en uzun ömürlü ürünler arasında ama onları hala çoğunlukla çöpe atıyoruz. Aslında plastik, döngüsel ekonomiye taşınırsa tekrar tekrar kullanılabilen bir ürün. Plastik kirliliğini sona erdirmek için yasal olarak bağlayıcı bir anlaşmanın zamanı geldi.”
Birleşmiş Milletler Çevre Programı İcra Direktörü Inger Andersen ise, söz konusu anlaşmanın Çevre Asamblesi tarafından onaylandığında “tarihi” bir öneme sahip olacağının altını çizerken “Plastik kirliliğini yenmek için atılan adımlar plastik ürünlerin ömrünün tamamında bağlayıcı olmalı, gelişmekte olan ülkelere destekler de dahil olmak üzere finansman mekanizmalarıyla desteklenmeli, güçlü izleme mekanizmalarıyla takip edilmeli ve özel sektör de dahil tüm sektörleri kapsamalı,” ifadelerini kullandı.
Paris Anlaşması’ndan bu yana en önemli gelişme
Küresel plastik kirliliğinin ölçeği göz önüne alındığında üye devletler, özel sektör, sivil toplum ve diğer paydaşlar arasında yürütülecek müzakerelerin 2015 Paris Anlaşması’ndan bu yana küresel çevre gündemini belirleyen en önemli gelişme olması bekleniyor. Müzakerelerde plastiğin üretiminden kullanımına, çöpe atılmasından geri dönüşümüne kadar plastik ürünlerin yaşam döngüsündeki her sürecin masaya yatırılması planlanıyor. Ayrıca, karada ve denizde plastik atıklara yönelik alınacak önlemler, kontrol süreci için alınacak önlemler ve yoksul ülkeler için yapılacak yardımlar da belirlenecek. Yılın ikinci yarısında başlayacak olan müzakereleri, Birleşmiş Milletler’e üye bütün ülkeler müzakere takip edebilecek.
Plastiklerde geri dönüşüm oranı yüzde 9
Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın tahminlerine göre plastiklerin sadece yüzde 9’u geri dönüştürülüyor. Diğer bir deyişle, plastikler çoğunlukla sadece bir kez kullanılmak üzere tasarlanıyor ve ambalajların üzerinde yer alan geri dönüşüm sembolleri geri dönüştürülebilirliğin garantisi değil. Bilim insanları, plastiklerin yaşam döngüsü boyunca çevreye zarar verdiğini ve üretim, depolama ve yakma süreçlerinde sera gazları saldığını söylüyor. Örneğin, 2015 yılındaki küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 4,5’i fosil yakıtlardan üretilen plastiklerden kaynaklandı ki bu rakam dünyadaki tüm uçakların ürettiği sera gazından bile daha fazla.
OECD tarafından geçtiğimiz günlerde yayımlanan yeni bir araştırma ise dünyada 20 yıl öncesine göre iki kat daha fazla plastik atık üretildiğini ortaya koyuyor. Araştırmanın bazı dikkat çekici sonuçları şöyle özetlenebilir:
- Plastik tüketimi gelişmekte olan pazarlardaki büyümenin de etkisiyle son 30 yılda dört katına çıktı. Küresel plastik üretimi 2000-2019 arası iki katına çıkarak 460 milyon tona ulaştı. Plastikler küresel sera gazı emisyonlarının yüzde 3,4’ünü oluşturuyor.
- Küresel plastik atık üretimi 2000-2019 arası iki kattan fazla artarak 353 milyon tona ulaştı. Plastik atıkların yüzde 40’ı ambalajlardan, yüzde 12’si tüketim mallarından ve yüzde 11’i giyim ve tekstilden olmak üzere toplam yaklaşık üçte ikisi ömrü beş yıldan kısa olan plastiklerden geliyor.
- Plastik atıkların sadece yüzde 9’u geri dönüştürülüyor. Yüzde 15’i geri dönüşüm için toplansa da bunun yüzde 40’ı atık olarak bertaraf ediliyor. Kalan yüzde 19’u yakılıyor, yüzde 50’si çöplüklere gidiyor ve yüzde 22’si ise atık yönetim sistemlerinden kaçarak daha fakir ülkelerdeki kontrolsüz çöp sahalarına, açık ocaklarda yakılmaya ya da karasal ve sucul ortamlara gidiyor.
- 2019’da 6,1 milyon ton plastik atık su ortamlarına sızdı, 1,7 milyon ton plastik ise okyanuslara karıştı. Tahminlere göre şu anda denizlerde ve okyanuslarda yaklaşık 30 milyon ton, nehirlerde ise 109 milyon ton plastik atık bulunuyor.
Türkiye, Akdeniz’e en çok plastik atık bırakan üçüncü ülke
Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü ve WWF Türkiye’nin (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) hazırladığı “Türkiye’de Plastik Atık Sorunu ve Politika Önerileri” başlıklı raporu ise Türkiye’nin Mısır ve İtalya’dan sonra Akdeniz’e en çok plastik atık bırakan üçüncü ülke olduğunu söylüyor. Türkiye’den Akdeniz’e günde 144 ton plastik atık karışıyor. Türkiye’de toplanan atıkların yüzde 67,2’si düzenli depolanırken, yüzde 20,2’si vahşi depolama alanlarında bertaraf ediliyor ve sadece yüzde 12,3’ü geri dönüşüm tesislerine gönderiliyor.
Çin’in 2018 yılında ülkesine plastik girmesini önlemeye yönelik getirdiği yasaklardan sonra Türkiye’de önemli ölçüde büyüyen plastik ithalatının da plastik kirliliğinin artışında büyük bir faktör olduğunun söylendiği raporda, Avrupa Birliği’nin Tek Kullanımlık Plastikler Direktifi’nde de belirtildiği gibi, mümkün olan ürünlerde tek kullanımlık plastiklerin yasaklanmasının atık oluşumunu azaltabileceği vurgulanıyor. En çok kullanılan tek kullanımlık plastiklerin başında gelen su ve meşrubat şişelerinin kullanımını azaltmak amacıyla yeniden doldurma istasyonlarının yaygınlaştırılabileceğini öneren rapor, Avrupa Yeşil Mutabakatı uyarınca yapılan kamu satın alımlarında da plastik içeriği düşük ve yaşam döngü analizleriyle belirlenen diğer çevresel emisyonları az mal-hizmet alımları yapılması gerektiğine dikkat çekiyor.
İstanbul Sanayi Odası tarafından Kimyasal, Plastik ve Kauçuk Ürünleri Sanayi’ne özel hazırlanan sürdürülebilirlik yol haritasında da döngüsel bir ekonomiye geçişte plastik geri dönüşüm süreçlerinin zorunluluk haline geldiği vurgulanıyor. Plastik ürünleri sanayinin sürdürülebilirlik öncelikleri arasında paydaşlar için değer yaratan ve çalışan/tüketici sağlığına dikkat eden alternatiflerin geliştirilmesi gerektiğini belirten rapor, ayrıca konvansiyonel ürünler üzerinden yapılan yeni ürün tasarımlarının yeterli olmadığına dikkat çekerek sürdürülebilir tasarımın daha az çevresel etkiye sahip ürünler sunduğunu ortaya koyuyor.
[…] sistem çelik ve diğer metaller, kâğıt ve karton, kimyasallar, plastikler ve tekstil gibi çok çeşitli ürünleri kapsıyor ve bu […]
[…] için müzakerelerin başlatılmasını oy birliğiyle onaylamıştı. Bu çerçevede kurulan hükümetler arası komite, 2024 yılına […]