İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’nin 11’incisi, “İklimin Değiştirdiği Üretim ve Ticaretin Gündemi: AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” başlığıyla gerçekleşti.
İstanbul Sanayi Odası (İSO), sürdürülebilirlik vizyonu kapsamında başlattığı İSO Yeşil Gündem Sohbetleri’nin 11’incisini, “İklimin Değiştirdiği Üretim ve Ticaretin Gündemi: AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” başlıklı panel ile Odakule Fazıl Zobu Meclis Salonu’nda gerçekleştirdi.
İSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe ev sahipliğinde gerçekleşen panelin moderatörülüğünü ESCARUS Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak üstlendi. Panelde, Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ali Murat Sürekli, Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği CEO’su Volkan Bozay, Türkiye Alüminyum Sanayicileri Derneği (TALSAD) Genel Sekreter Yardımcısı Duygu Saymen Gazeteci ve Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Teknik İşler Direktörü Hasan Akbulut konuşmacı olarak yer aldı.
İklim değişikliği ile mücadele doğrultusunda yeniden şekillenen üretim ve ticaret ekosisteminin ele alındığı etkinlikte, Avrupa Birliği (AB) Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ve geçiş dönemi uygulamasına ilişkin usul ve esaslar ile Türkiye’nin iklim hedefi, iklim değişikliği azaltım, uyum politikaları, planları ve sektörel dekarbonizasyon yol haritası çalışmalarına yönelik değerlendirmelerde bulunuldu. Etkinliği özel sektör, STK ve kamudan çok sayıda temsilci takip etti.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan İSO Yönetim Kurulu Sayman Üyesi ve Sürdürülebilirlik Platformu Başkanı Sultan Tepe, iklim değişikliğinin etkisi ile Türkiye’de ve dünyada aşırı hava olayları, orman yangınları gibi felaketlerin artan bir sıklıkla yaşandığına dikkat çekti. Tepe, yaptığı konuşmada “Bu gelişmeler ekonomi, toplum ve doğanın birbirine bağlı olduğunu gösteriyor ve iklim değişikliği ile mücadele için her alandaki alışkanlıklarımızın sürdürülebilirlik yaklaşımına uygun olarak değişmesi gerekiyor. Çağımızın üretim ve tüketim anlayışını belirleyen yeşil dönüşüm; hizmetten eğitime, sağlıktan sanayi üretimine kadar tüm sektörleri zincirleme olarak etkiliyor. Bu kapsamda özellikle sanayi açısından ürün, ham madde ve teknoloji seçimlerinde kapsamlı bir dönüşümün ön plana çıktığı yeni bir düzen kuruluyor. Bu doğrultuda teknoloji odaklı üretimin önemi artarken küresel anlamda rekabetçi olabilmek için sanayinin daha yeşil, daha döngüsel ve daha dijital olması bir gereklilik halini alıyor.” dedi.
Yeşil dönüşümü temel alan bu yeni düzende Türkiye’nin sanayisini yakından ilgilendiren ve izlenmesi gereken gelişmelerin başında Avrupa Yeşil Mutabakatı’nın (AYM) geldiğini kaydeden Tepe, “Avrupa Birliği sanayiden ulaştırmaya, enerjiden tarıma kadar birçok boyutta stratejik düzenlemeyi içeren AYM ile yeşil dönüşümü bütüncül bir bakış açısı ile ele alıyor. Bu kapsamda gündeme gelen Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) AB ile ticaret ilişkisi olan ülkelerdeki üreticiler üzerinde doğrudan etkileri olacağı ön görülüyor. Ağustos ayında yaşanan en önemli gelişmelerden biri de 1 Ekim 2023 itibarıyla demir-çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik ve hidrojen sektörlerinde başlayacak olan SKDM’nin geçiş dönemine ilişkin raporlama yükümlülükleri hakkındaki Uygulama Tüzüğü’nün yayımlanması oldu. SKDM’nin, küresel ticaret ve üretim dinamiklerini değiştirmesi ve tüm sektörler üzerinde önemli etkiler yaratması bekleniyor. AB’nin ihracatımızdaki payının yaklaşık yüzde 40 olduğunu dikkate aldığımızda SKDM’nin ülkemiz açısından kritik bir süreç olduğunu tekrar vurgulamak istiyorum. Bu nedenle geçiş dönemine hazırlık için gerekli adımların atılması ve 2025 sonuna kadar devam edecek geçiş dönemindeki her gelişmenin yakından izlenmesi önemlidir. Sanayiciler olarak yeşil dönüşüm sürecindeki sorumluluklarımızın farkındayız ve bu konuda öncü olmak için çalışmalar gerçekleştiriyoruz.” ifadelerini kullandı.
Açılış konuşmasının ardından İSO Yeşil Gündem Sohbetleri etkinliği, ESCARUS Genel Müdürü Dr. Kubilay Kavak moderatörlüğünde, “İklimin Değiştirdiği Üretim ve Ticaretin Gündemi: AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” başlıklı panel ile devam etti.
Uluslararası ticarette sürdürülebilirliği merkeze koyan bir anlayış gelişiyor
SKDM’nin uluslararası ticareti yeni baştan şekillendireceğini belirten Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve AB Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü, “Önümüzde zorluklarla ve fırsatlarla dolu bir süreç var. Bu sürecin kolay olacağını düşünmek hayal kırıklığı yaratabilir. Önümüzdeki yıllar sektörler için seçimlerin zorlaşacağı bir dönemi beraberinde getirecek. Bu süreci yeni bir sanayi devrimi olarak algılamamız çok önemli.” ifadelerini kullandı.
SKDM’den önce Avrupa Birliği’nin uyguladığı Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) çok iyi anlaşılması gerektiğine de dikkat çeken Güçlü, “Çünkü sınırda karbon düzenlemesi ETS’nin bir yansıması. Türkiye’nin de Avrupa Birliği ile olan ihracatının 13,1 milyar doları bahse konu SKDM kapsamındaki sektörlerden geliyor. AB’nin attığı adımlar ile amaçlanan da kısa vadede olmasa da uzun vadede uluslararası ticarette sürdürülebilirliği merkeze koyacak bir sistemin tasarlanmasıdır.” dedi.
Karbon emisyonların düşürülmesinde en iyi teknolojilerin kullanımı büyük fark yaratıyor
Türkiye’nin en büyük dış ticaret partnerinin oyunun kurallarını yeniden kurguladığını dile getiren Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ali Murat Sürekli, “AB’nin en büyük ihracat partnerimiz olduğu dikkate alındığında bizim bu sürece her alanda zaman kaybetmeden adapte olmamız gerekiyor.” dedi.
Bakanlık olarak yaptıkları çalışmalara dair detayları da aktaran Sürekli, “Mevcut şartlar devam ettiği takdirde, çelik sektörünün 2030 yılında 46 milyon tona, 2053 yılında da 69 milyon ton toplam emisyon hacmine çıkacağını öngörüyoruz. Yol haritaları ile ilgili yaptığımız çalışmalarda 2053 yılında toplam emisyon hacminin 69 milyon tondan 25,1 milyon tona düşürülebileceğini öngörüyoruz. En iyi teknoloji senaryosunun uygulandığı takdirde 2053 yılında 69 milyon tondan 6,7 milyon ton seviyesine düşürülebileceğini görüyoruz.
Alüminyum sektöründe ise 2023 yılında 21 milyon ton toplam emisyon hacmi var. Emisyonların düşürülmesi için hiçbir çalışma yapılmazsa, 2030 yılında 24 milyon tona, 2053 yılında da 46 milyon tona ulaşacağını öngörüyoruz. Düşük karbonlu yol haritası uygulandığı takdirde, emisyonların 2030 yılında 24 milyon tondan 12 milyon tona, 2053 yılında 7 milyon tona kadar azaltılabileceğini öngörüyoruz. En iyi teknolojiler uygulandığı takdirde ise 2030 yılında 6 milyon tona, 2053 yılında 1 milyon ton emisyon hacmine kadar azaltılabileceğini görüyoruz.” ifadelerini kullandı.
Alternatif yakıt kullanımı emisyonların düşürülmesinde önemli rol oynuyor
Türkiye’de şu anda 56 tane entegre çimento fabrikası, 21 tane öğütme tesisi ve 120 milyon tonluk da çimento kurulu kapasitesi olduğunu ifade eden Türkiye Çimento Sanayicileri Birliği CEO’su Volkan Bozay, “Çimento stratejik bir ürün. SKDM’yi de bir dönüşüm olarak değerlendiriyoruz. Biz bu dönüşümü yapmak zorundayız. Bu dönüşümü tüm sektörlerin yapması gerekiyor.” dedi.
Sektörde alternatif yakıt kullanımının önemine de dikkat çeken Bozay, “Çimento sektöründe proses kaynaklı emisyon seviyeleri çok yüksek. Çimentonun ikamesi de yok ve bu maddeyi mecburen kullanmak zorundayız. Ancak çok büyük yatırımlar yapmadan, ufak dokunuşlarla emisyonları azaltabiliriz. Alternatif yakıt kullanımı bu açıdan çok önemli. Alternatif yakıt kullanımı ile yaklaşık yüzde 30 seviyesinde azaltım sağlanabiliyor.” ifadelerini kullandı.
SKDM uygulamasında KOBİ’ler başta olmak üzere farkındalık oluşturulmalı
SKDM için farkındalık yaratmanın çok önemli olduğuna dikkat çeken TALSAD Genel Sekreter Yardımcısı Duygu Saymen Gazeteci, “Özellikle KOBİ’lere SKDM uygulamasının çok iyi anlatılması gerektiğini düşünüyorum. Yaşadıkları zorluklar sebebiyle KOBİ’ler yeşil dönüşüme odaklanmayı erteleyebiliyor. Bu kapsamda tüm sektörlerde farkındalık oluşması için çalışmalarımızı artırmalıyız.” ifadelerini kullandı.
Veri toplamanın önemine de dikkat çeken Gazeteci, “SKDM süreciyle alakalı dernek olarak yaptığımız bir proje var. Proje kapsamında dört farklı işletmede hesaplamalar yaptık. Fark ettik ki veri toplamada sıkıntı var. Veriler düzgün bir şekilde toplanamamış çünkü hangi verilerin toplanması gerektiğine dair kafa karışıklığı var. Veri toplamaya yönelik bir sistem yok. Bu alanda ilgili yatırımların muhakkak yapılması lazım.” dedi.
Enerji verimliliğinin artırılması, atık ısıdan kazanım ve yenilenebilir enerjideki yatırımlar karbon ayak izini azaltmada önemli rol oynuyor
AB’deki çelik üreticilerinin önemli destekler aldığını kaydeden Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Teknik İşler Direktörü Hasan Akbulut, “Biz SKDM’ye ilişkin risklerin farkındayız ve üreticilerimiz bir şeyler yapılması gerektiğini de gayet net bir şekilde görüyor.” dedi.
Akbulut, “Karbon ayak izini oluşturan ana etken kullandığımız enerji. Bir şekilde enerjiyi azaltmaya yönelik atılacak her bir adım direkt olarak karbon ayak izini de azaltacak. Enerji verimliğinin artırılması, atık ısıdan kazanım ve yenilenebilir enerjideki yatırımlar gibi adımlar karbon ayak izimizi azaltıyor olacak. Bu konularda da hızlı bir aksiyon başladı ve devam ediyor.” diye konuştu.
“İklimin Değiştirdiği Üretim ve Ticaretin Gündemi: AB Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması” başlıklı etkinliğin video kaydı İSO Youtube hesabında da yayımlandı. Panelin kaydına buradan erişebilirsiniz.