2022 Sürdürülebilirlik Trendleri Raporu, bu yılın iş dünyasını belirleyecek 10 farklı sürdürülebilirlik trendini ortaya koyuyor.
Danışmanlık firması ERM bünyesindeki Sürdürülebilirlik Enstitüsü (The SustainAbility Institute) tarafından hazırlanan 2022 Sürdürülebilirlik Trendleri Raporu, bu yılın iş dünyasını belirleyecek 10 farklı sürdürülebilirlik trendini ortaya koyuyor. Rapora göre, şirketlerin iklim değişikliği kaynaklı risklere yönelik eylemleri ve sürdürülebilir tedarik zincirlerinin önemi artıyor.
Sürdürülebilirlik Enstitüsü, 2021 yılı için yayımladığı Sürdürülebilirlik Trendleri Raporu’nda işveren-çalışan ilişkisinde önemli değişiklikler gerçekleşeceğini, net sıfır hedeflerine yönelik hızlı adımlar atılacağını, iklim değişikliğiyle mücadelede kilit bir araç olarak doğa temelli çözümlere daha fazla odaklanılacağını ve şirketlerin çeşitlilik, eşitlik ve kapsayıcılık (diversity, equality, inclusion – DEI) anlayışına daha fazla yer vereceğini ileri sürmüştü. 2021 yılına bakıldığında bu tahminlerin çoğunlukla gerçekleştiği görülüyor, ancak hedeflere yönelik yeteri kadar eylemin yapıldığını söylemek zor. Kurumsal aktörlerin bu konularla ilgili ne yapmaları gerektiğine dair beklentiler artıyor ve bir zamanlar “çığır açıcı” sayılabilecek eylemler bugünün sorumlu işletmeleri için artık bir norma dönüşmüş durumda. Net sıfır hedeflerinin hızlı bir şekilde koyulması, hızla yaygın hale gelen bir zamanların “çığır açıcı” eylemlerinden sadece biri.
Raporun yazarlarına göre 2021’in seyrini belirleyen en önemli faktörler pandemi ve aşılama ve ekonomik toparlanma gibi pandemiyle ilişkili çabalar oldu. Virüsün öngörülemezliğini hatırlatan Omicron varyantının yayılmasıyla, 2022 yılında da pandemi önemli bir aktör olarak hayatlarımızda yer almaya devam edecek gibi görünüyor. Sonuç olarak 2022 trendleri, pandeminin iş yerlerini, tedarik zincirlerini ve insan haklarını nasıl etkilediğine bağlı ortaya çıkacak dinamiklerden oluşacak.
Bu yılın raporunun 2021 raporuyla ortaklaştığı bir diğer nokta da net sıfır hedefine yönelik artan eylemler. Raporda, şirketler tarafından konulan net sıfır hedeflerinin sayısının arttığı vurgulanırken, bu hedefleri gerçekleştirmek için ihtiyaç duyulacaklara da önemli bir yer ayrılıyor. Ayrıca, çevresel, sosyal ve kurumsal yönetişim (Environmental, Social, and Corporate Governance – ESG) anlayışının yatırımcı stratejilerine giderek daha çok entegre olması da bekleniyor.
Sürdürülebilirlik Enstitüsü tarafından hazırlanan raporda ortaya konan 10 sürdürülebilirlik trendi, sırasıyla şu başlıklardan oluşuyor:
ESG Entegrasyonu
Avrupa Birliği Sürdürülebilir Finans Raporlama Regülasyonu (The Sustainable Finance Disclosure Regulation, SFDR) gibi düzenlemelerle yatırımcı stratejilerindeki önemi artan Çevresel, Sosyal ve Kurumsal Yönetişim anlayışının 2022 yılında da ana akım iş kavramlarından olması bekleniyor. Raporda ayrıca, gelecek beş yılda en çok ESG yatırım fırsatına sahip sektörler de sırasıyla enerji, tüketim maddeleri, sağlık, teknoloji, medya ve telekomünikasyon ve ticari hizmetler sektörleri olarak belirtiliyor. Bu kapsamda ESG ile ilgili özellikle şu trendlerin öne çıkması bekleniyor:
- ESG fonksiyonları şirketlerin departmanlarına ve iş operasyonlarına daha fazla entegre edilecek.
- Özel sermaye şirketleri, ESG’ye odaklanmayı hızlandıracak ve aynı zamanda portföy şirketleri üzerindeki baskıyı artıracak.
- Daha fazla işletme, yönetici ücretlerini ESG performansıyla ölçecek.
Beşeri sermayenin değerlenmesi
COVID-19 pandemisinin ikinci yılını geride bırakırken, salgının daha esnek çalışma koşullarından çalışan sağlığına daha çok odaklanmak gibi bazı önemli değişiklikleri de beraberinde getirdiğini gördük. Rapora göre, bu değişiklikler pandemi bitse bile uzun vadeli olacak. Raporda, beşeri sermayenin daha çok değerlenmesini sağlayacak trendler arasında şunlar öne çıkıyor:
- İş yerinde çalışmanın ve çalışma saatlerinin daha esnek hale gelmesi, şirketlerin çalışma şeklini de değiştirecek.
- Düzenleyici gerekliliklerin kapsamı arttıkça, işletmelerin insan sermayesine yönelik düzenlemelerini de artırmaları gerekecek.
- Çalışanları elde tutmak için, işletmelerin işi daha amaçsal hale getirmesi gerekecek.
İklim değişikliğine cevap vermek
Dünya, Paris İklim Anlaşması tarafından belirlenen hedeflere ulaşmaktan hala uzak olsa da 2021’de iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik çabalarda, iklim krizi farkındalığında ve iş dünyası, sivil toplum ve hükümet girişimlerinde önemli bir hızlanma görüldü. Rapora göre bu ivmenin şu trendler odağında 2022 yılında da devam etmesi bekleniyor:
- Şirketler net sıfır hedefleri belirlemek için artan beklentilerle karşı karşıya kalacak.
- İklimle ilgili strateji geliştirme söz konusu olduğunda, “iklim adaleti” konusu daha önemli olacak.
- Hükümetlerin ve yatırımcıların getirdiği koşullara bağlı olarak daha çok sayıda şirket iklim risklerini açıklayacak.
Tabii kaynakların korunması
Biyoçeşitlilik kaybı ve tabii kaynakların toplum ve ekonomiler üzerindeki etkisine artan ilgi düşünüldüğünde, 2022 yılında şu trendlerin öne çıkması bekleniyor:
- Daha fazla işletme doğaya pozitif etki yapacak.
- İşletmeler ve hükümetler ormansızlaşmayı azaltmak için daha çok çalışacak.
- Daha fazla şirket rejeneratif tarım uygulamalarını takip edecek.
Sürdürülebilir ve esnek tedarik zincirleri oluşturmak
Paydaşlar, ormansızlaşma ve insan hakları gibi yüksek profilli tedarik zinciri sorunlarını daha iyi yönetmeleri için şirketlere baskı yapmaya devam ediyor. Ayrıca, sürdürülebilir kaynak bulma ve tedarik zinciri yönetimi programlarının kapsamı, daha çok ESG konusunu içerecek şekilde genişliyor. Şirketler daha esnek ve sürdürülebilir tedarik zincirleri kurmaya devam ettikçe, şu trendlerin de daha çok gündem olması bekleniyor:
- Şirketler, tedarik zincirlerini iklim taahhütlerini yerine getirmenin kilit bir yolu olarak görecek.
- Tedarik zincirlerinin şeffaflığına yönelik daha fazla talep, işletmelerin tedarik zinciri risklerini belirlemelerine ve önceliklendirmelerine yardımcı olacak yeni araç ve yaklaşımlar aramasını sağlayacak.
- Tedarikçi tedarik süreçleri daha kapsayıcı yaklaşımları içerecek şekilde genişleyecek.
Sürdürülebilir üretim ve tüketime destek vermek
Tüketici baskısı, düzenleyici gelişmeler, kaynak kıtlığı, tedarik zincirindeki dalgalanmalar ve yaklaşan iklim değişikliği tehdidi hem gezegen için iyi olacak hem de kurumsal değer yaratacak daha döngüsel iş modellerinin geliştirilmesini sağlıyor. Beklentiler, düzenlemeler ve iş normları daha döngüsel uygulamalara geçmenin giderek artan zorunluluğuna yanıt olarak değiştikçe, şu gelişmelerin yaşanacağı tahmin ediliyor:
- İşletmeler, döngüsel ekonomi ilkelerini temel iş faaliyetlerine yerleştiren eylem planları geliştirerek döngüselliğin operasyonel hale getirilmesini hızlandıracak.
- İşletmeler, tüketici ürünlerine karbon ayak izi etiketi ekleme çabalarını hızlandıracak.
- Yeniden satış ve onarım, döngüsellik yaklaşımlarının önemli bir bileşeni haline gelecek.
Sürdürülebilir teknolojiler
Pandemiyle birlikte hızlanan dijital devrim, teknolojinin sürdürülebilirlik de dahil olmak üzere işin her alanına entegrasyonunu yaygınlaştırdı. Şirketler gelecekte daha sürdürülebilir ve adil iş uygulamalarını yaratmak için ileri teknoloji kullanımını derinleştirecek. Raporda, bu kapsamda öne çıkması beklenen trendler şöyle sıralanıyor:
- İşletmeler, sürdürülebilirlikle ilgili verileri deşifre etmelerine ve sürdürülebilirlik performanslarını artırmalarına yardımcı olmak için yapay zeka gibi daha fazla teknolojik araçtan yararlanacak.
- Şirketler, teknoloji kullanımlarını dijital uçurumu kapatmaya yardımcı olacak şekilde uyarlayacak.
- Şirketler teknolojiyi tüketicilerin daha sürdürülebilir yaşam tarzları oluşturmalarına yardımcı olacak şekilde kullanacak.
Temel hakları korumak
2021, iş dünyası ve toplum için geniş kapsamlı etkileri olan insan haklarıyla ilgili gelişmelere sahne oldu. Bu gelişmeleri yakalayabilmek için, iş dünyası adaletsizliğe karşı konuşmalı, hareket etmeli ve herkes için daha kapsayıcı iş yerleri geliştirmeli. Bu çerçevede gündeme gelmesi beklenen trendler ise şöyle:
- Şirketler, tedarik zincirlerinde insan haklarının korunmasına yönelik durum tespiti için çıtayı yükseltecek yeni düzenlemelerle karşı karşıya kalacak.
- İşletmelerin “modern kölelik” raporlarını doğrulamak için hazırlanmaları gerekecek (Birleşik Krallık Parlamentosu’nun 2015 yılında getirdiği kanuna atıf, 2015 Modern Kölelik Yasası (Modern Slavery Act 2015)).
- Çeşitlilik, Eşitlik ve Kapsayıcılık (Diversity, Equity, and Inclusion-DEI) anlayışı, yönetim kurulları da dahil olmak üzere işin her aşamasında daha önemli hale gelecek.
Politika, düzenleme ve normları şekillendirmek
2022’ye girerken, iş dünyası, savunuculuk ve politika katılımı yoluyla toplumsal ve çevresel değişimi yönlendirmeye yardımcı olacak bir dizi yeni sürdürülebilirlik odaklı düzenleme ve taleple karşı karşıya kalacak. İş dünyası, politik ve sosyal bağlamda sürdürülebilir dönüşüm adına etkisini konuşturdukça şu trendlerin öne çıkması tahmin ediliyor:
- Şirketler, iş güçleri ve müşterileri için önemli olan toplumsal konularda hükümet eylemini teşvik etmek için ekonomik etkilerinden yararlanacak.
- Şirket yöneticileri, sürdürülebilirlik hedefleri ve değerlerini taşıyan iş birliklerine daha çok yatırım yapacak.
- İşletmeler, Avrupa Yeşil Mutabakatı kaynaklı yeni düzenlemelere ayak uydurmaya daha çok çalışacak.
Paydaş kapitalizmine geçiş
Geçtiğimiz yıl paydaş kapitalizmi açısından hem zorlukların yaşandığı hem de yeni fırsatların ortaya çıktığı bir yıldı. Etki göstermekten çok moda bir kelime olmakla kaldığı için paydaş kapitalizmi kavramına yönelik eleştiriler artarken bir yandan da çok taraflı gelişmeler paydaş kapitalizmi ilkelerinin sürdürülebilir eylemi teşvik ettiğini ortaya koydu. Bu kavram odağında bu yıl gerçekleşmesi beklenen trendler ise şöyle:
- İşletmeler, paydaş kapitalizmi ilkelerini yerine getiren dahili roller ve işlevlere daha çok yatırım yapacak.
- İşletmeler, daha geniş bir yelpazedeki paydaş ihtiyaçlarına yanıt vermek için katılım yaklaşımlarını yeniden tanımlayacak ve geliştirecek.
- Paydaş kapitalizmiyle ilişkili raporlama ve açıklamalar giderek daha çok yaygınlaşacak.