,

Türkiye’de fosil yakıt kaynaklarının üretimdeki payı 2050’de yüzde 7’ye kadar düşebilir

Türkiye’de fosil yakıt kaynaklarının üretimdeki payı 2050’de yüzde 7’ye kadar düşebilir

İstanbul Politikalar Merkezi tarafından yayımlanan rapor, Türkiye’nin 2050’ye kadar karbonsuzlaşmasına ilişkin bir yol haritası sunuyor.

Türkiye’nin Karbonsuzlaşma Yol Haritası 3: Dönüşümün Takvimi ve Coğrafyası (2030-2050)” raporunda, Türkiye’de 2053’te gerçekleşecek karbonsuzlaşmanın; ülke ekonomisinde ve üretici sektörlerde 5 yıllık aralıklarla nasıl bir seyir izleyeceği, elektrik sektöründeki dönüşümün coğrafi dağılımı ve şebeke üzerindeki etkileri sunuluyor.

Rapor kapsamında yapılan simülasyonlarda, 2020 yılı şebeke modeli baz alınarak 2025’ten itibaren 2050 yılına kadar 5’er yıllık aralıklarla Baz Senaryo ve Net Sıfır Senaryosu çalışılıyor. Raporda, 2050 yılına kadar bu iki senaryoda kaynaklara göre elektrik kurulu gücü ve enerji üretiminin değişimi inceleniyor.

Baz Senaryo’da toplam elektrik tüketimi 2030’a kadar TEİAŞ tarafından gerçekleştirilen güncel projeksiyonlardan yola çıkılarak öngörülürken, 2030 sonrası için makroekonomik model sonuçları kullanılıyor.

Net Sıfır Senaryosu’na göre 2053’e kadar Türkiye’de yenilenebilir enerji kurulu gücü hızla artıyor. Bu dönüşümün gerçekleşmesinde gerekli sistem esnekliğini sağlamak için pompaj depolamalı hidroelektrik santralleri (HES) ve batarya depolamalı güneş enerjisi santralleri (GES) gibi depolama sistemleri hızla devreye giriyor. Bu sistemler, Orta Anadolu gibi yüksek güneş enerjisi potansiyeline sahip bölgelerde daha fazla artış gösteriyor ve 2030’a kadar 5,7 GW’ye, 2050’ye kadar ise Baz Senaryo’daki varsayımın 13 katına denk gelecek şekilde yaklaşık 40 GW’ye yükseliyor.

Net Sıfır Senaryosu’nda 2020 sonrasında önce rüzgâr, ardından güneş kurulu gücünde ve üretiminde hızlı bir artış yaşanıyor. Net Sıfır Senaryosu’nda kara ve deniz üstü rüzgâr kurulu gücü 2050’de 62 GW’yi geçiyor. Güneş enerjisi kurulu gücü ise çok daha hızlı bir büyümeyle 2050’de 193 GW’ye ulaşıyor.

Rapordaki projeksiyona göre, en yüksek yenilenebilir enerji kurulu gücü sırasıyla Batı Anadolu, Kuzeybatı Anadolu ve Orta Anadolu’da gerçekleşiyor. Yenilenebilir enerji kurulu gücünün en az geliştiği bölge ise Doğu Anadolu olarak öne çıkıyor.

Güneş enerjisi özelinde bakıldığında Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu’da kurulumlar hızla artıyor ve 2035’te her iki bölge de 10 GW’ye, 2050’de sırasıyla 34 GW’ye ve 30 GW’ye çıkıyor. Rüzgâr enerjisi kurulu güçleri ise Batı Anadolu ve Batı Akdeniz’de yoğunlaşıyor. Jeotermal enerji tamamen Batı Anadolu’da toplanırken, biyokütle kurulu gücü Kuzeybatı Anadolu ve Batı Akdeniz’de yoğunlaşıyor.

Net Sıfır Senaryosu’nda yenilenebilir enerji kaynaklarının üretimdeki payı 2020 yılında %17 iken gittikçe artarak 2030’da %46’ya ve 2050’de yaklaşık %80 düzeyine erişiyor. Fosil yakıt kaynaklarının üretimdeki payı ise hızla azalarak 2020 yılında %58’den, 2030’da %29’a ve 2050 yılına kadar %7’ye kadar düşüyor.

Sanayide 2050 yılında 2018’e kıyasla yüzde 62 azaltım gerçekleşiyor

Raporda sanayi ve diğer üretici sektörlerden kaynaklanan karbondioksit emisyonları seviyelerinin değişimi; makroekonomik modeldeki talep dinamikleri varsayımlarının yanı sıra, emisyonlarda azalmaya neden olan enerji verimliliği, elektrifikasyon, modern yenilenebilir enerji sistemleri, yeşil hidrojen ile karbon yakalama ve gömme teknolojilerinin yıllara göre sisteme giriş varsayımlarına göre belirleniyor.

Elektrifikasyondaki artışın yüksek enerji yoğunluklu sektörlerde düşük, düşük enerji yoğunluklu sektörlerde ve tarımda ise daha yüksek düzeyde gerçekleşeceği varsayılıyor.

Net Sıfır Senaryosu’nda kullanılan varsayımlar altında yüksek enerji yoğunluklu sektörlerde 2050’ye kadar enerji talebi azalıyor ve düşük enerji yoğunluklu sektörlerde ve tarımda ise artıyor.

Sanayi ve diğer üretici sektörlerinde enerji tüketiminden kaynaklanan CO2 emisyonlarındaki değişime bakıldığında, yüksek enerji yoğunluklu sektörlerden kaynaklanan emisyonların özellikle 2030’dan sonra azaldığı görülüyor. 2030 yılında 2018’e göre %5 daha düşük olan toplam emisyonlar, 2050’de %62 daha düşük seviyede gerçekleşiyor.

Düşük enerji yoğunluklu sektörlerdeki emisyon azaltımı da özellikle 2030’dan sonra hızlanıyor ve 2018’e göre 2050’de %73 azalıyor. Tarım sektöründe enerjiden kaynaklanan emisyonlar 2018’e göre 2050’de %63 azalıyor. Hizmet sektöründe ise emisyonlar 2018’e göre 2050’de %74 azalıyor. Net Sıfır Senaryosu’nda sanayi ve diğer üretici sektörlerin enerji tüketiminden kaynaklanan toplam emisyonları 2018’e göre 2050’de %67 azalıyor.

Kömür santrallerinin tamamı 2040’a kadar kapanabilir

Net Sıfır Senaryosu’nda taş kömürü ve linyitle çalışan bütün termik santraller 2030’ların ilk yarısında devreden çıkıyor ve kömürlü termik santrallerin tamamı 2040’tan önce kapanıyor.

Net Sıfır Senaryosu’nda elektrik sektöründen kaynaklanan CO2 emisyonları 2020’den sonra azalmaya başlıyor. Linyit santrallerinin tamamının 2030’ların ilk yarısında, son kalan ithal kömür santralinin de 2030’ların ikinci yarısında kapanmasının ardından 2040’tan itibaren elektrik sektöründe kalan emisyonların tamamı doğal gazdan kaynaklanmaya başlıyor.

Ulaşım sektöründe fosil yakıt kullanımından elektriğe ve diğer bir emisyonsuz yakıt türü olan yeşil hidrojene geçiş esas alınıyor. Bireysel araç kullanımında payı 2020’de neredeyse sıfır olan elektrikli araç sayısının toplam binek araçlarına oranının, Net Sıfır Senaryosu’nda 2050’de %66’ya ulaşıyor.

Net Sıfır Senaryosu’nda ulaşım sektöründe 2018’de yaklaşık 28,5 milyon Ton Eşdeğer Petrol (TEP) olan enerji tüketimi 2030’da yaklaşık 26,4 milyon TEP’e, 2050’de ise 15,2 milyon TEP’e düşüyor.

Binalarda sera gazı emisyonlarını azaltmak için yapılabilecek müdahale seçenekleri elektrik aletlerde enerji performansı iyileşmesi, binaların daha düşük karbonlu olarak yenilenmesi ve yeni binalarda ısınma için ısı pompasının kullanımı, eski binalarda ısınma amaçlı ısı pompasına geçiş ve enerji tasarrufu önlemleri olarak öne çıkıyor.

Net Sıfır Senaryosu’nda konutlarda ve ticari/kurumsal binalarda doğal gaz ve LPG tüketimi de elektrifikasyon nedeniyle 2050’de sıfırlanıyor. Net Sıfır Senaryosu’nda tüm binalarda sıvı yakıt ve biyokütle tüketimi de 2030’da sonlanıyor.

Binalardan kaynaklanan toplam emisyonlar 2030’da 2018 seviyesine göre %46 azalarak 27,5 MtCO2’ye, 2035’te ise 19 MtCO2’ye iniyor ve 2046’dan itibaren sıfırlanıyor. Bu azaltımı sağlayan en önemli müdahale, 2030 yılından itibaren konutlarda ve ticari/kurumsal binalarda ısınma amaçlı kömür ve sıvı yakıt kullanımının sonlandırılması ve tamamen elektrikle ısınmaya geçilmesi oluşturuyor.

 

Paylaş