Karbon nötr bir ülke olma hedefi doğrultusunda Türkiye, 2053’e kadar birincil enerji kullanımında yenilenebilir kaynakların oranını yüzde 50’ye çıkarmayı planlıyor.
Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de düzenlenen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği 29. Taraflar Konferansı’nda (COP29) Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelede yol haritasını açıkladı.
Bakan Kurum, Türkiye’nin iklim hedeflerini içeren “2053 Uzun Vadeli İklim Stratejisi” kapsamında, enerji, sanayi, binalar, ulaşım, tarım, atık yönetimi ve arazi kullanımı dahil 18 sektörde 89 strateji oluşturulduğunu; bu stratejilerin “azaltım”, “uyum” ve “yatay kesen konular” olmak üzere üç ana başlık altında toplandığını ifade etti.
Türkiye’nin net sıfır emisyon hedefini gerçekleştirebilmek için, 2053’e kadar birincil enerji kullanımında yenilenebilir enerji oranının yüzde 17’den yüzde 50’ye çıkarılması ve nükleer enerji payının ise yüzde 30’a çıkarılması hedefleniyor.
Bununla birlikte, ekonomik büyüme ve nüfus artışına paralel olarak enerji talebinin dört katına çıkacağı da öngörülüyor. Bu ihtiyacın yüzde 69,1’inin yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılanması hedeflenirken, nükleer enerjinin de payı artırılacak. Türkiye’nin 2035 yılına kadar yenilenebilir enerjiye 59 milyar dolar, enerji depolamaya 2,5 milyar dolar ve enerji verimliliğine ise 2030’a kadar 20,2 milyar dolar yatırım yapması planlanıyor.
Belgede, Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarına yaptığı yatırımlar detaylandırılırken, Akkuyu Nükleer Santrali’nin 2024 yılı sonunda tam kapasite çalışmaya başlamasıyla enerji ihtiyacının yüzde 10’unu karşılaması ve yıllık 30 milyon ton sera gazı emisyonunu azaltması bekleniyor.
“Türkiye iklim eylemlerini güçlendiren güçlü bir köprü olacaktır”
COP29’un ana gündem maddelerinden biri olan finansmanı konusunun Türkiye için kritik önemde olduğunu belirten Bakan Kurum, “İklim finansmanı kesintisiz bir şekilde sunulduğunda, sera gazı emisyonlarımızı azaltmamıza ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamamıza yardımcı olmaktadır. Bu nedenle İklim finansmanına erişimin kolaylaştırılması ‘daha adil bir dünya için’ şarttır” dedi.
Türkiye’nin COP31 adaylığına ve stratejik önemine değinen Bakan Kurum “Türkiye, başkanlığı süresince gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler arasında iklim eylemini güçlendiren bir köprü olacaktır. İstisnasız tüm ülkeler için iklim adaletine uygun bir teknoloji akışını ve finans paylaşımını sonuna kadar destekleyecektir. İklim dirençli ve uyumlu kent modelini geliştirme noktasında en kararlı adımları atacaktır” şeklinde konuştu.
Türkiye’nin bu yılki emisyon miktarlarının analizinde en yüksek emisyon oranının yüzde 72 ile enerji sektöründe gerçekleştiğine de dikkat çeken Kurum, bu sektörde yenilenebilir enerji oranını daha da artırmayı hedeflediklerini belirtti. Ayrıca 2053 yılına kadar sanayi, binalar ve ulaşım sektörlerinde emisyonları sıfıra yaklaştırma çalışmaları yapılacağını aktaran Kurum, çimentoda yüzde 93, demir-çelikte yüzde 99, alüminyumda yüzde 75 ve binalarda sıfır emisyona ulaşmayı hedeflediklerini aktardı. Ulaşımda ise 2035’e kadar elektrikli araç sayısının 4,2 milyona çıkarılması ve yerli üretim oranının yüzde 75’e yükseltilmesi planlanıyor.
Sıfır Atık Projesi ile geri kazanım oranı yüzde 70’e çıkarılacak
Sıfır Atık Projesi çerçevesinde ise atık geri kazanım oranının yüzde 70’e çıkarılması hedefi konulduğunu belirten Bakan Kurum, “Depozito Yönetim Sistemimizin makine ve altyapı kurulumunu, 2025 yılı sonuna kadar yapacak, ülke genelinde uygulamaya geçeceğiz. Metan emisyonlarının azaltılmasına önemli bir katkı sunmuş olacağız” dedi. Ayrıca tarımda organik üretim ve biyogaz tesislerinin yaygınlaştırılması ile karbon dışı emisyonların azaltılmasına yönelik adımlar atılacağını da belirtti.
Ulusal Yeşil Taksonomi Yönetmeliği ve Emisyon Ticaret Sistemi yakında yürürlüğe girecek
Strateji planında toplam 11 sektörde uyum hedefleri doğrultusunda su kayıplarını azaltma, asbestli boruların değiştirilmesi ve tarımsal sulamada verimliliğin artırılması dahil 37 strateji hedefleniyor. Akıllı su yönetimi, biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilir turizm programlarının yaygınlaştırılması planlanıyor.
Aynı zamanda 2025’te yürürlüğe girmesi beklenen Ulusal Yeşil Taksonomi Yönetmeliği ve Emisyon Ticaret Sistemi ile Türkiye, yeşil dönüşüm sürecini hızlandırmayı amaçlıyor.
Bakan Kurum, Türkiye’nin COP31 başkanlığına adaylığı kapsamında iklim adaletini savunmaya devam edeceğini ve kırılgan bölgelerdeki direnç artırma çalışmalarına öncülük edeceğini belirtti.