,

“Türkiye’nin uzun vadeli karbonsuzlaştırma stratejilerine ihtiyacı var”

“Türkiye’nin uzun vadeli karbonsuzlaştırma stratejilerine ihtiyacı var”

Avrupa Birliği Komisyonu tarafından Türkiye için hazırlanan ve 19 Ekim’de yayımlanan dönem raporunda Türkiye’nin enerjiden iklim değişikliğine sürdürülebilirlik açısından güncel durumu değerlendirildi ve Türkiye’nin uzun vadeli karbondan arındırma stratejilerine ihtiyacı olduğuna dikkat çekildi. Haziran 2020-Haziran 2021 arasında Türkiye’deki siyasi, sosyal ve ekonomik gelişmelerin 35 ayrı başlık altında değerlendirildiği raporun “Yeşil Gündem ve Sürdürülebilir Bağlantısallık” (The Green Agenda and Sustainable Connectivity) başlıklı bölümünde ise ulaştırma politikaları, enerji, çevre ve iklim değişikliği odağındaki gelişmelere yer verildi.

Ulaştırma politikası açısından Türkiye’nin orta düzeyde hazırlıklı olduğunun belirtildiği raporda, karayolu güvenliğiyle ve akıllı ulaşım sistemleriyle ilgili stratejiler oluşturulmasında sınırlı ilerleme kaydedildiği ifade edildi. Avrupa Komisyonu’nun, Türkiye’nin bu alanda gelecek yıllarda yapabileceği geliştirmelere dair önerileri ise şöyle:

  • Komisyon’un Sürdürülebilir ve Akıllı Mobilite Stratejisi’ne uyumlu, 2030 ve 2050’ye kadar ulaştırma sektörü kaynaklı karbon emisyonlarını azaltmayı hedefleyen ve tüm ulaştırma modlarını kapsayan bir ulaştırma stratejisi belirlenmeli.
  • Demiryolu sektörü için yeni bir reform stratejisi belirlenmeli ve mevcut demiryolu işletmeleri için verilen sübvansiyonlar aşamalı olarak kaldırılmalı.
  • Kentsel alanlarda akıllı ulaşım stratejisi belirlenirken Avrupa Akıllı Ulaşım Sistemleri Çerçevesi temel alınmalı.

Raporda enerji konusunda ise Türkiye’nin orta düzeyde hazırlıklı olduğu ve gaz piyasasının serbestleştirilmesi konusunda ilerleme kaydetmesi gerektiği vurgulandı. Arz güvenliği konusundaki iyi gelişmelerin sürdüğünün belirtildiği raporda, iç enerji piyasasında şeffaf ve maliyeti yansıtan elektrik ve gaz fiyatlandırma mekanizmalarının yetersizliğine dikkat çekildi. Ayrıca doğal gaz piyasalarına dair kanun güncellenmesinin geciktiğine işaret edildi ve gaz piyasalarının serbestleşememesinde Rusya gibi uzun vadeli doğal gaz tedarikçisi ülkelerle yapılacak sözleşmelerin şeffaflıktan uzak olmasının da etkili olduğuna dikkat çekildi.

Yenilenebilir enerji kapasitesindeki büyümenin kaynağı özel sektör

Türkiye’nin 2020’de yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımını maksimize ederek yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payının, yüzde 29’u hidroelektrik olmak üzere toplam yüzde 44’e çıktığının belirtildiği rapordayenilenebilir enerji tesislerinin toplam kurulu elektrik üretim kapasitesi içindeki payının yüzde 45’ten yüzde 51’e çıktığı vurgulandı: “Türkiye’nin kurulu yenilenebilir enerji kapasitesindeki büyüme, çoğunlukla ABD Doları bazlı tarife garantisi bulunan yatırımlardan yararlanan özel sektör tarafından yönlendiriliyor. Ocak 2021’de bu destek mekanizmasının uzatılacağı duyuruldu, Haziran 2021’de ise Türk lirası bazlı yeni bir mali destek programı yürürlüğe girdi. Yeni programla, 2026’ya kadar yenilenebilir enerji tesislerinde yerli teknoloji kullanımına yönelik mali teşviklere devam edilecek.”

Çevre ve iklim değişikliği konusunda ise Türkiye’nin bir dereceye kadar hazırlıklı olsa da karbon emisyonlarını azaltma ve iklim değişikliğine uyum sağlama konusunda önemli zorluklarla karşılaştığı vurgulandı: “Paris İklim Anlaşması da dahil olmak üzere Türkiye atık yönetimi, atık su arıtımı gibi alanlarda ilerleme kaydetti ancak uygulama aşamasında zayıf kaldı. Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması dahilinde belirlenmiş ulusal hedefler koymaya, uzun vadeli karbondan arındırma ve uyum stratejileri belirlemeye ve bu hedefleri yansıtan mevzuatlar oluşturarak takip etmeye ihtiyacı var.”

İklim değişikliğiyle mücadele sektörlere yayılmalı

Hava kalitesi konusunda, Türkiye’nin ulusal mevzuatlarını AB kriterleriyle uyumlu hale getirmesi gerektiğinin belirtildiği raporda, bazı şehirlerde ciddi hava kirliliğinin raporlandığına dikkat çekildi. Atık yönetimine ilişkin yasal çerçevenin AB kriterleriyle kısmen uyumlu hale getirildiğinin belirtildiği raporda, Türkiye’nin sıfır atık yönetimi yaklaşımını, doğal kaynakların verimli kullanımını, geri dönüşüm ve yeniden kullanımı teşvik eden bir stratejisi olduğuna da dikkat çekildi.

İklim değişikliğiyle mücadele noktasında ise Türkiye’nin özellikle Paris İklim Anlaşması’nı kabul etmesine dikkat çekildi: “Mevcut ulusal stratejiler sadece iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya kısa vadede odaklanıyor. Bu yüzden Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Birliği’nin iklim hedefleriyle uyumlu ve 2053’e kadar net sıfır karbon emisyonunu hedefleyen uzun vadeli stratejiler oluşturulmalı. Türkiye, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi kapsamındaki taahhütleri dahilinde Nisan 2021’de sera gazlarına ilişkin son ulusal envanterini sundu ancak iklim değişikliğiyle mücadele politikalarının farklı sektörlere yayılmasında hala eksiklikler var.”

Paylaş
1 Responses

Yorumlara kapalı.