“Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Taahhütleri” raporu, 198 ülkenin küresel emisyon azaltma hedeflerinin enerji piyasasındaki yansımalarını ele alıyor.
30 Kasım 2023 ile 13 Aralık 2023 tarihleri arasında gerçekleşen Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı (COP28) sırasında, küresel yenilenebilir enerji kapasitesini 2030’a kadar üç kat artırma ve enerji verimliliğini iki katına çıkarma hedefleri 198 ülke tarafından kabul edildi.
Ancak 2023’te fosil yakıt tüketiminin rekor seviyeye ulaşması ve gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıtla endüstrileşmeye devam etmeleri nedeniyle, bu taahhütlerin uygulanması önemli bir sorun olarak ortaya çıktı.
Uluslararası Enerji Ajansı (International Energy Agency, IEA) tarafından hazırlanan net-sıfır yol haritasına göre, 2030 yılına kadar temiz enerji kapasitesinin yüzde 80’inin güneş ve rüzgâr enerjisi tarafından sağlanması hedefleniyor. Kalan yüzde 20’lik kısmın ise nükleer enerji, hidroelektrik enerjisi, hidrojen enerjisi ve batarya depolama gibi kaynaklardan oluşması bekleniyor.
MSCI tarafından hazırlanan “Yenilenebilir Enerji ve Enerji Verimliliği Taahhütleri” raporu, IEA’nın belirlediği yol haritası doğrultusunda 198 ülkenin küresel emisyon azaltma hedeflerini ve enerji piyasasındaki etkilerini inceliyor.
Rapor, gelişmiş ülkelerdeki enerji şirketlerinin üçte birinin yenilenebilir enerji kapasitesini artırmaya yönelik taahhütlerde bulunduğunu ancak bu oranın gelişmekte olan ülkelerde daha düşük olduğunu belirtiyor. Bununla birlikte raporda, enerji şirketleri için öncelikli konular arasında yer alan yenilenebilir enerji kapasitesi eklemeye yönelik hedeflerin küresel hedeflerle uyumlu olup olmadığı ve ana pazarlarda yenilenebilir enerji geliştirme stratejilerini nasıl kullanabilecekleri bulunuyor.
MSCI Düşük Karbon Patent Skorları’na göre güneş, rüzgâr enerjisi ve enerji depolama alanlarında en yüksek skorlara sahip patentler endüstriyel sektörlerde bulunuyor. Düşük karbon patent skorlarına sahip olan şirketler, tedarikçileri ve start-up’larla iş birliği yaparak düşük karbon teknolojilerinin Ar-Ge süreçlerini hızlandırıp bu teknolojilerin kullanımını da artırıyor.
Rapor, temiz enerjiye yönelik Ar-Ge çalışmalarının daha da hızlanabileceğini ve yatırımcıların bu alandaki büyüme potansiyeline sahip şirketlere yönelebileceğini belirtiyor. Ancak yatırımcıların, portföylerindeki şirketlerin çevre dostu ve sürdürülebilir teknolojilere ne kadar yatırım yaptıklarını, bu teknolojilerle ilgili hangi ürün ve hizmetleri sunduklarını veya bu alanda patentlere sahip olup olmadıklarını analiz etmeleri tavsiyesinde bulunuluyor.